SERKAN KAZAN
LİSE 1 ÖZET DERS NOTLARIDIR
Tarih Nedir?
Geçmişte yaşamış insan topluluklarının yaşayışlarını, faaliyetlerini, sebep ve sonuç ilişkisi içinde, yer ve zaman göstererek, tarafsız bir biçimde, belgelere dayanarak inceleyen bilim dalına tarih denir.
Tarihin Konusu
Geçmişte yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetidir.
Tarih Biliminin Özellikleri
* Geçmişteki olayları inceler.
* İnsan toplulukları tarafından meydana getirilir.
* Belgelere dayanmalıdır.
* Yer ve zaman belirtilmelidir.
* Sebep - sonuç ilişkisi olmalıdır.
* Objektif (tarafsız) olunmalıdır.
* Tarihî olaylar tekrarlanamaz. (Deney ve gözlem yapılamaz).
* Olayın meydana geldiği devrin şartları ve değer yargıları iyi bilinmelidir.
* Araştırma mümkün olduğu kadar olayın geçtiği
yerde yapılmalıdır.
Olay-Olgu
• Olay: İnsanları ilgilendiren sosyal, ekonomik, kültürel ve benzeri alanlarda meydana gelen anlık oluşumlardır.
• Olgu: Olayların sonuçlarına bağlı olarak ortaya çıkan uzun süreli gelişmelere denir.
• Örnek:
* Olay - Malazgirt Savaşı.
* Olgu - Anadolu'nun Türkleşmesi.
Tarihin Yöntemi
* Tarihî olayları araştıran bir tarihçi, sırasıyla aşağıdaki yöntemleri uygular:
1. Kaynak Arama
2. Verileri Tasnif, Tahlil ve Tenkit Etme
3. Sentez (Birleştirme)
1. Kaynak Arama:
* Önce olayla ilgili kaynaklar aranır. Kaynaklar ikiye ayrılır:
1. Ana Kaynaklar (Birinci El Kaynaklar):
Olayın geçtiği döneme ait kaynaklardır.
2. İkinci El Kaynaklar:
Ana kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan kaynaklardır.
*Kaynaklar, yazılı ve yazısız kaynaklar şeklinde de ayrılabilir
1. Yazılı Kaynaklar: Kitabeler, fermanlar, kanunlar, mahkeme kayıtları, noterlik yazıları, gazeteler, dergiler vb...
2. Yazısız (Sözlü) Kaynaklar: Evler, tapınaklar, heykeller, silah, eşyalar, destanlar, efsaneler, fıkralar, atasözleri vb...
2. Verileri Tasnif, Tahlil ve Tenkit Etme:
a. Tasnif (Sınıflandırma): Elde edilen bilgiler zamana, mekana ve konuya göre tasnif edilir.
b. Tahlil (Analiz=İnceleme): Kaynaklardan elde ettiğimiz bilgiler güvenilir mi? Karşılaştırma yapılarak bilgiler bu yönde incelenir.
c. Tenkit (Eleştiri): Elde edilen bilgilerin işe yarayıp yaramadığı, hangi bilgilerin kullanılacağı belirlenir.
3. Sentez (Birleştirme):
Kaynaklardan elde edilen bilgilerin düzenlenerek yazılması safhasıdır.
Tarihin Tasnifi (Sınıflandırılması)
•1- Zamana Göre Sınıflandırma:
(Orta Çağ tarihi, 15. Yüzyıl Tarihi gibi...)
•2- Mekâna Göre Sınıflandırma:
(Türkiye Tarihi, Avrupa Tarihi gibi...)
•3- Konuya Göre Sınıflandırma:
(Tıp Tarihi, Sanat Tarihi gibi...)
Tarihe Yardımcı Bilimler
•Nümiznatik (Para Bilimi) •Etnoğtafya (Kültür Bilimi) •Sosyoloji (toplum bilimi) •Arkeoloji (Kazı Bilimi)
•Heraldik (Arma Bilimi) •Onomastik (Yer adları Bilimi)
•Kronoloji (Zaman Bilimi) •Filoloji (Dil Bilimi)
•Antroponim (Kişi adları Bilimi) •Coğrafya (Yer Bilimi)
•Epigrafya (Kitabe Bilimi)•Sigilografi (Mühür Bilimi)
•Psikoloji (Ruh Bilimi) •Paleografya (Yazı Bilimi)
•Kimya (Karbon 14 metodu) •Antropoloji (Irk Bilimi)
•Diplomatik (Devletler arası belgeleri inceler)
Tarih ve Takvim
• Tarihte tüm olaylar bir zaman süreci içinde gelişir ve olgunlaşır . Tarihi masaldan ayıran öğelerden biri de zamandır . Zamanın ölçülmesi soyut bir kavramdır . Ancak yinede insanlar İlkçağ’dan beri zamanı ölçmeyi başarmışlar ve çeşitli takvimler yapmışlardır.
• Uzayda bazı olaylar hep değişmeyen bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşir . Bunlardan bir tanesi dünyanın güneşin etrafında dönmesidir . Bundan yıllar oluşur . Önemli bir olayda yılların başlangıcı olur . Takvimlerde buna göre düzenlenir .
Takvim
• Takvim zamanı günlere, aylara, yıllara bölme metodudur. İnsanlar zamanı ölçerken ölçü aracı olarak güneşi ve ay'ı kullanmışlardır.
• Güneşi kullananlar dünyanın güneş etrafında bir tam dönüşünü esas almışlardır. (365 gün 6 saat)
Bu şekilde oluşturulan takvimlere GÜNEŞ TAKVİMİ diyoruz.
• Ay'ı kullananlar ise ayın dünya etrafında 12 kez dönmesini (12 x 29.5 =354) esas almışlardır.
Bu şekilde oluşturulan takvimlere AY TAKVİMİ diyoruz.
• Tarihte ilk güneş takvimini Mısırlılar,
• İlk ay takvimini Sümerler oluşturmuşlardır.
Her toplum kendi takvimini oluştururken kendileri için önemli saydıkları bir günü başlangıç olarak kullanmışlardır.
•Romalılar, Roma'nın kuruluşunu
•Müslümanlar, Hicreti
•Hrıstiyanlar, Hz. İsa'nın doğumunu gibi...
Türklerin Kullandıkları Takvimler
12 Hayvanlı Türk Takvimi: Türklerin kullandığı en eski takvimdir. Güneş yılını esas alır. Bu takvimde her yıl bir hayvan adıyla anılıyordu.
Celâli Takvimi: Büyük Selçuklular zamanında Melikşah tarafından hazırlatılan bu takvim güneş yılına göre hazırlanmıştır
Rûmî Takvim: Osmanlı devletinde resmi ve mali işlerde kullanılmak üzere 19. yüzyıl başlarından itibaren yürürlüğe giren takvimdir. Güneş Yılını esas alır.
Hicri Takvim
• Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Mekke‘ den Medine’ ye göç ettiği gün bu takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir .
• Hicret göç anlamına gelir . Hz. Muhammed miladi 622 yılında Mekke‘den Medine‘ye göç etti.
(16 Temmuz 622 ). Bu takvimde bir yıl 12 Ay dır . Ancak Hicri takvimde Ay Yılı kullanılır .
• Ay yılı , Ay’ın Dünya’nın çevresinde 12 kez dönmesi için geçen zamandır . Hicri takvimde aylar 29 ile 30 gündür .
Miladi Takvim
•Miladi takvimde güneş yılı esas alınır . Güneş Yılı dünyanın Güneş etrafında bir tam dönüşü için geçen süredir (365 gün)
•Miladi takvimde Hz. İsa’nın doğumu başlangıç (0 = sıfır) kabul edilir . Olaylar tarihlendirilirken takvimin başlangıcına göre milattan önce ( M.Ö. = İ. Ö. ), milattan sonra ( M. S. = İ. S. ) kısaltmaları ile birbirinden ayrılır ve gösterilir . •1926' dan itibaren kullandığımız takvimdir. Temel Mısırlılara dayanır.
TARİH ÖNCESİ VE TARİH DEVİRLERİ
Tarih bilimi, tarihi olayların incelenmesini kolaylaştırmak amacıyla bu olyları çağlara ayırarak inceler
Tarih yazının icadına göre iki ana bölüme ayrılır.
Tarih Öncesi Devirler
Tarih öncesi devirler , Taş ve Maden devri olmak üzere ikiye ayrılır . Taş devrinde insanlar yaptıkları aletlerde malzeme olarak taş kullanmışlardır . Maden devrinde de buldukları madenlerden araç yapımında faydalanmışlardır
1- Taş Devri
Kaba Taş Devri
* İnsanlar bu devirde doğada ne varsa onu tüketmişler ve doğada adeta asalak biçiminde yaşamışlardır.
* İnsanlar avcılık ve toplayıcılık yapmışlar mağaralarda ve ağaç kovuklarında barınmışlardır.
Yontma Taş Devri(PALEOTİK)
• Bu dönemde de insanlar mağaralarda ve ağaç kovuklarında barınıyorlardı. Yiyeceklerini avcılık ve toplayıcılıkla elde ediyorlardı; çünkü henüz hiçbir şey üretmeyi bilmiyorlardı. Ancak taşları yontarak eşyalar yapmışlardır.
• Bu dönemde Türkiye‘de de insanların yaşadığını buluntulardan anlıyoruz . Buna en belirgin örnek; Antalya yakınlarındaki
Karain Mağarası‘dır. Bu dönemde insanlar çevrelerinde bol bulunan taştan baltalar ile kesici kazıyıcı ve delici aletler yapmışlardır. Mağara duvarlarını hayvan resimleri ile süslediler. Devrin sonlarına doğru ateşi buldular.
Ateş insanların soğuktan ve vahşi hayvanlardan korunmasını sağladı . Ateş ile yiyeceklerini de pişirip yemeye başladılar .
Cilalı Taş Devri(NEOLOTİK)
* İlk köyler kurularak yerleşik hayat başlatılmıştır.
* Tarım hayatı başlamış ve hayvanlar evcilleştirilmiştir
* Taştan daha kullanışlı ve kesici araçlar yapılmıştır.
* Kilden (toprak) kaplar yapılmıştır
2- Maden Devri(KALKOLİTİK-BAKIR TAŞ)
Maden devrinde sırasıyla Bakır, Tunç ve Demir devirleri yaşanmıştır
• İnsanlar bu devirde önce doğada çok bulunan ve kolay işlenen bakır madenini kullandılar. Sonraları, bakır ve kalayın karışımıyla tunç elde edildi. Tunçtan yapılan aletler bakırdan yapılan aletlerden daha sert ve dayanıklı oldu. Maden devrinin sonlarına doğru insanlar demir madenini kullandılar.
•
Maden Devrinde, Hitit ve Sümer devletleri gibi büyük devletler kuruldu .
• Yozgat yakınlarında Alişar’da, Çorum yakınlarında Alacahöyük‘te, Çanakkale yakınlarında Truva‘da bu döneme ait buluntulara rastlanmıştır .
TARİH ÖNCESİ DÖNEMLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ
• İnsanlar sırasıyla taş toprak ve madenden eşya ve aletler yapmışlardır
• Tarih öncesi dönemleri bütün toplumlar aynı anda ve aynı sırayı takip ederek yaşamamışlardır.
• Dönemlerin birbirinden ayrılmasında insanların kullandıkları araç ve gereçlerin nitelikleri esas alınmıştır
• Göçler, ticaretler ve savaşlar sonucunda bazı toplumlar birkaç tarih öncesi dönemi aynı anda yaşamışlardır.
• Bilgi akışı ve iletişim imkanlarının yetersizliğinden dolayı bu dönem uzun sürmüştür.
Tarih Çağları
İlk Çağ
Yazının bulunuşu ( M.Ö. 3500 ) ile başlar . M.S. 375 Kavimler Göçü’ne kadar devam eder.
Orta Çağ
Kavimler Göçü’nden ( 375 ) , Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u almasına kadar geçen süredir .
Yeni Çağ
Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u alması ve Bizans İmparatorluğuna son vermesi ile başlayan, 1789 Fransız İhtilali ile sona eren çağdır .
Yakın Çağ
1789 Fransız İhtilali’nden zamanımıza kadar süren çağdır.
ESKİ ÇAĞLARDA TÜRKİYE VE ÇEVRESİ
• Anadolu, Asya kıtasının batıya uzanan tek yarımadasıdır .
• Üç kıtanın ortasında bulunmaktadır .
Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur .
Anadolu’nun Uygarlık Merkezi Olma Sebepleri
• Coğrafi konumunun elverişliliği
• İklimin insanların yaşamasına elverişli olması
• Doğal kaynakların bol olması
• Su kaynaklarına, verimli ovalara sahip olması .
HİTİTLER (M.Ö. 2000 - M.Ö. 700)
• Hititler (Etiler) M.Ö. 2000 yılında Anadolu'ya gelerek Kızılırmak nehrinin kıvrımına yerleştiler. Anadolu’daki ilk devlettir
• Başkentleri Hattuşaş (Çorum/Boğazköy) idi.
• Suriye yüzünden Hititlerle Mısırlıların arası açıldı . Hititlerle Mısırlılar, Kuzey Suriye‘de Kadeş denen yerde savaştılar (M.Ö. 1296) Savaştan sonra tarihte ilk yazılı anlaşma olan Kadeş Antlaşması imzalandı.
• Hititler Büyük Kral denilen bir hükümdarla yönetilirdi
• Büyük kral aynı zamanda baş rahip baş komutan ve baş yargıçtı.
• Kralın yetkileri Pankuş denilen meclisle sınırlandırılmıştı
• Tavananna denilen kraliçe kral olmadığı zaman devleti yönetirdi.
• İçersinde feodal beylikler olmasından dolayı Hititler Anadolu’da kurulmuş ilk imparatorluktur.
• Hitit kanunları daha çok insani hükümler taşır
• Kölelerin mülk edinme hakkı yoktu.
• Hititler çok tanrılı bir inanca sahipti
• Hititler tanrılara hesap vermek amacıyla yaptıkları işleri Anallar (yıllıklar) üzerine yazmışlardır
• Boğazlar üzerinden gelen Frigler, M.Ö. 1200'de Hitit Devletini yıkmıştır. Hititlerin son kalıntılarına Asurlular son vermiştir
FRİGYALILAR (M.Ö. 1200 - M.Ö. 676)
• M.Ö. 1200’de Anadolu’ya gelen Frigler, Hitit Devleti’ni yıktılar. En önemli hükümdarları Kral Midas'tır.
• Kızılırmak’ın Batısından Sakarya ırmağına kadar uzanan bölgeye yerleşerek Gordion şehrini kendilerine başkent yaptılar.
• Çifçilik ve hayvancılığı koruyucu önlemler almışlardır
• Dokumacılık gelişmiştir
• Devlet Kafkaslar üzerinden gelen Kimmerler tarafından yıkıldı. Daha sonra Lidyalıların egemenliği altına girdiler .
LİDYALILAR (M.Ö. 1200 - M.Ö. 546)
• Batı Anadolu‘da Gediz ve Menderes ırmakları arasındaki bölgede Friglerden sonra bir devlet kurdular.
• Başkentleri Salihli yakınlarındaki Sard şehriydi. En parlak dönemleri Kral Giges zamanı idi.
• Paralı askerlerden oluşan bir orduya sahip oldular bu da onların çabuk yıkılmalarına neden oldu
• Devletin sınırlarını Kızılırmak'a kadar genişlettiler .
• Lidyalılar Anadolu’da ticareti çok geliştirdiler . Efes’ten başlayan ve Sard’tan geçerek İran’a kadar uzanan Kral Yolu’nu yaptılar. Bunun sonucunda birçok uygarlıkla etkileşim içine girdiler.
• Lidyalılar, İran’dan gelen Persler tarafından ortadan kaldırıldı.
*** Tarihte ilk defa metal parayı Lidyalılar kullandılar.
İYONYALILAR (M.Ö. 1200 - M.Ö. 550)
• Batı Anadolu ‘da Ege Bölgesinde İyonyalılar şehir devletleri kurdular. Bu yüzden siyasi birlik kurulamamışlardır.
• En önemli şehirleri Foça, İzmir, Efes ve Milet’tir.
• Deniz ticareti yapmışlar ve koloniler kurmuşlardır.
• Merkeziyetçi bir yönetim anlayışının olmamasından dolayı özgür düşünce ortamı doğmuş; bilim ve felsefe alanlarında ileri gitmişlerdir Heredot, Pisagor, Tales, Hipokrat gibi bilim adamları yetişmiştir
• Mısır takvimini ve Fenike alfabesini kullanmışlardır
URARTULAR (M.Ö. 900 - M.Ö. 600)
• M.Ö. 900 yıllarında Doğu Anadolu’da Van çevresinde bir devlet kurdular.
• Başkentleri Tuşpa (Van) şehriydi.
• Anadolu’yu uzun süre Asurlulara karşı korudular.
• Tarım hayvancılık ve madencilikle uğraşmışlardır
• Tarımı geliştirmek için su kanalları yapmışlardır
• Bu devleti İran’dan gelen Med'ler ortadan kaldırdılar .
Anadolu’da yukarıda verilen egemenlik dönemlerinden sonra sıra ile Anadolu'ya
• Persler’in , •Büyük İskender’in, •Roma İmparatorluğu’nun, •Bizans’ın, •Türkler’in egemen oldukları görülmektedir.
PERSLER
* İran'da kurulmuş bir uygarlıktır zamanla Anadolu'ya egemen olmuşlardır.
* Ülkeyi eyaletlere ayırarak yönetmişlerdir
* İlk posta teşkilatını kurmuşlardır
* Zerdüştlük denilen bir dine inanamışlardır
* Büyük İskender'in Asya seferi sonucunda yıkılmışlardır
BÜYÜK İSKENDER VE HELENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI
• İskender Anadolu'daki İyon şehirlerini kurtarmak ve Pers hakimiyetine son vermek için Asya seferine çıkmıştır. (MÖ. 334)
Bu sefer sonucunda:
* Büyük İskender Anadolu Suriye ve Mısır'ı ele geçirmiş ve Pers İmparatorluğuna son vermiştir.
* Batı ve Doğu kültürleri birbirleriyle kaynaşmış ve Helenistik Dönem başlamıştır.
• İskenderiye feneri günümüze o dönemden kalan en önemli eserler arasında yer alır.
• Büyük İskenderin ölümünden sonra devlet komutanlar arasında paylaşılmıştır
ROMA UYGARLIĞI
• Romalıların asılları İtalik ve Etrükslere dayanır
• Romalılar MÖ. 1. Asra kadar bütün Akdeniz kıyılarındaki ülkelere hakim olmuştur.
• Kavimler Göçü'nün tesiriyle 395'te Doğu (Bizans) ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
• Lejyon adını verdikleri ve paralı askerlerden oluşan güçlü orduları vardı.
• Halk sınıflara ayrılmıştır. (-Patriciler -Plepler -Yanaşmalar ve Köleler)
• Romalıların inançları çok tanrılıydı ancak daha sonra Hristiyanlık dinini resmi din olarak kabul etmişlerdir.
• Avrupa hukukunun temelini oluşturan Oniki Levha Kanunları Romalılara aitdir.
• Romalılar Latin Alfabesini ve Güneş Takvimini geliştirmişlerdir
MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI
• Mezopotamya, Fırat Dicle ırmakları arasında kalan verimli ovalardır .
• İlk şehir devletleri burada kuruldu ilk uygarlık Sümer Uygarlığı’dır . Sümerler ilk yazıyı buldular, ilk kanunları da yaptılar .
• Mezopotamya’da Sümer uygarlığından sonra Akad, Elam, Babil, Asur uygarlıları kuruldu
Çevrede taş bulunmadığından eserler kerpiç ve tuğladan yapılmıştır. Bu yüzden kalıcı eserler bırakılmamıştır
SÜMERLER
• Sümerler ilk şehir devletlerini (Site) kurdular.
• Şehir devletlerinin başında Rahip krallar (Patesi) bulanmaktadır. Kral aynı devlet başkanlığının yanında zamanda hem ordu komutanı hem de dini başkandı
• Sümerler ilk yazıyı buldular ve ilk kanunları yaptılar.
• Savaş arabaları ilk kez Sümerler tarafından kullanılmıştır.
• İbadet yapmak için Ziggurat denilen tapınaklar yapmışlardır.
• Sümerler dört işlemi kullanmışlardır
• Astronomide gelişme göstermişler ve Ay yılı esaslı takvimi kullanmışlardır.
AKADLAR
• Sümer şehir devletlerini yıkarak güçlü bir devlet kurmuşlardır.
• İlk düzenli ordu birliklerini oluşturmuşlar ve tarihte bilinen ilk imparatorluğu kurmuşlardır
BABİLLER
• Mezopotamya’da iki kez devlet kurmuşlardır
• II. Babillerin en tanınmış kralı Hammurabi’dir
• Sümerlerin yaptığı yasalar Babil Kralı Hammurabi tarafından düzenlenmiş ve ilk Hukuk devleti meydana getirilmiştir. Hammurabi kanunları ilk anayasa olarak kabul edilir.
ASURLAR
• Yukarı Mezopotamya’da kurulan Asurlular ticaretle uğraşmışlardır.
• Anadolu’da Karum denilen pazarlar kurmuşlardır
• Anadolu'ya yazıyı taşıyan uygarlıktır.
MISIR UYGARLIĞI
• Afrika kıtasının Anadolu’ya en yakın kuzeydoğusunda Nil nehrinin suladığı bölgede gelişen uygarlıktır. Mısır coğrafi koşulları dolayısıyla istila ve göç hareketlerinden fazla etkilenmemiştir. Hükümdarlarına Firavun denirdi .
• Nom adını verdikleri şehir devletleri kurmuşlardır.
• Öldükten sonra dirileceklerine inandıkları için ölülerini mumyalayıp gömdüler . Kralları için piramit denen mezarlar yaptılar
• Hiyeroglif adı verilen resim yazısını kullandılar. Yazılarını papirüslere yazmışlardır.
• Güneş takvimini kullanmışlardır. Tıp, astonomi, biyoloji, kimya, eczacılık, geometri alanlarında ileri gitmişlerdir.
• Pi sayısını bulmuşlardır
Mısır uygarlığı etrafı deniz ve çöllerle çevrili olduğu için diğer kültürlerden fazla etkilenmemiştir
EGE MEDENİYETLERİ
İlk Çağda Ege uygarlıklarını içine alan bölge Yunanistan, Trakya, Anadolu'nun batı kıyıları ve Girit adası ile çevrili bölgedir
Ege medeniyetleri Mezopotamya, Anadolu ve mısır medeniyetlerinin tesirinde kaldığı gibi Helenistik ve Roma medeniyetlerinin de temelini oluşturmuşlardır Ege havzasında üç medeniyet kurulmuştur.
GİRİT MEDENİYETİ
* Ege bölgesinin en eski uygarlığıdır
* Dini inançları Anadolu uygarlıklarına benzer. Ölülerini eşyalarıyla birlikte gömmüşlerdir
* Deniz ticaretini geliştirmişler saray mimarisinde ileri gitmişlerdir. (Knossos Sarayı)
MİKEN UYGARLIĞI (Akalar)
* M.Ö. 2000 yılların Akalar tarafından Mora yarımadasında kurulmuştur.
* En önemli geçim kaynakları deniz ticaretidir
* Günümüze kalan en önemli eserleri kuyu mezarlarıdır
* Çanakkale yakınlarında yaptıkları Truva Savaşları önemlidir
YUNAN UYGARLIĞI
* M.Ö. XII. Yüzyılda Dorlar tarafından kurulmuştur
* "Polis" adı verilen şehir devletleri (site) kurmuşlardır. (Atina, Sparta) Şehirlerin başında "Tiran" denilen krallar vardı.
* Akdeniz, Marmara ve Karadenizde koloniler kurmuşlar ve çok zenginleşmişlerdir.
* Önceki dönemlerde toplum sınıflara ayrılmış ancak daha sonra sınıf ayrıcalığı kaldırılmış ve halk yönetime ortak edilmiştir. Drakon, Solon ve Klistenes'in yaptığı kanunlar önemli yer tutar
* Çok tanrılı dinlere inanmışlar ve tanrılarını ölümsüzleştirmek için heykellerini yapmışlardır.
* Olimpiyat denilen spor, müzik ve şiir yarışmaları yapmışlardır.
* Bilim alanında ileri gitmişler Sokrat, Eflatun ve Aristo gibi düşünürler yetişmiştir
* İlyeda ve Odessa destanları günümüze kalan destanlarıdır
FENİKE UYGARLIĞI
* M.Ö. 2000 yılarında Suriye'nin Lübnan dağları ile Akdeniz arasında kalan dar bölgeye yerleşmişlerdir
* Deniz ticaretiyle uğraşmışlar ve Akdeniz'de koloniler kurmuşlardır
* Tarihte ilk harf yazısını (alfabeyi) kullanmışlardır. Fenike alfabesi bugünkü Latin alfabesinin temelini oluşturur
* Fenikeliler cam ve kumaş üretiminde ileri gitmişlerdir.
İBRANİLER
* Hz. Musa'ya inandıkları için Musevi olarak da bilinirler
* İbraniler İsrail ve Yahudi adında iki devlet kurmuşlardır
* Tarihte ilk defa tek tanrılı dine inanan uygarlık olmuşlardır. Kutsal kitapları Tevrat'tır. Bu dinin sadece kendilerine gönderildiğine inanmışlardır. Bu nedenle Museviliği millileştirmişler diğer kavimlere yaymamışlardır.
ÇİN MEDENİYETİ
* Asya'nın güney doğusunda geniş topraklara sahip olmuşlardır
* Çin'de ortaya çıkan felsefi görüşler zamanla dinlere dönüşmüştür. (Taoizm, Konfiçyüsçülük, Budizm)
* Çinlilerin kendilerine özgü alfabeleri vardır
* Barut, pusula, mürekkep, kağıt ve matbaayı icat ederek dünya medeniyetlerini etkilemişlerdir.
* Uzak doğu ile Avrupa arasında İpek yolunun açılmasını sağladılar
* Türk akınlarında korunmak için Çin Seddi'ni yaptılar
HİNT MEDENİYETİ
* Hindistan zengin bir ülke olduğu için sık sık istilalara uğramıştır.
* Kast Sistemi Hint halkının birbirleriyle kaynaşmasını ve bir millet haline gelmelerini engellemiştir.
* Kast sistemine göre halk sınıflara ayrılmıştır. Sınıflar arası geçiş yoktur.
Kast sistemine göre halk şu sınıflara ayrılmıştır :
Brahmanlar : Din adamları
Kşatriyalar : Soylular ve askerler
Vassiyalar : Köylüler, zanaatkarlar, tüccarlar
Südralar : İşçiler
Paryalar : Pis işlerde uğraşanlar
İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ
Türk Adının Anlamı
Türk kelimesi tarih boyunca çeşitli anlamlarda kullanılmıştır
* Türk Adının anlamı: Güçlü, kuvvetli,olgun anlamına gelmektedir.
* Diğer bir görüşe göre de Doğan, türeyen, çoğalan anlamındadır
* Ziya Gökalp'e göre; Töre kelimesinden gelir. Buna göre Türk demek "Türeli=Nizamlı, geleneklerine bağlı" demektir.
* "Türk” kelimesi ilk defa siyasi ad olarak, Göktürk Devleti tarafından kullanılmıştır.
Türklerin İlk Ana Yurdu
Türklerin ilk ana yurdu Orta Asya'dır.
*Aral Gölünün çevresi merkez olmak üzere sınırları
Kuzeyde: Sibirya
Güneyde: Hindikuş, Himalaya ve Tanrı dağları
Batıda: Hazar Denizi ve Aral Gölü
Doğuda: Kingan dağları
Not: Yapılan araştırmalara göre Türklerin ilk defa Altay ve Sayan Dağları civarında yaşadıkları ortaya çıkmıştır.
Orta Asya ve Göçler
Türklerin ilk ana yurdu Orta Asya'dır ve çeşitli nedenlerden dünyanın çeşitli yerlerine göç etmişlerdir.
Bu göçlerin nedenleri şu şekilde açıklanabilir:
* Türk ana yurdunun Türk halkının geçimini sağlamak bakımından yetersiz kalması
* Kuraklık ve iklim şartlarının bozulması
* Otlakların azalması
* Nüfusun artması
* Salgın hastalıklar
* Ekonomik sıkıntıların baş göstermesi
* Türklerin Cihan hakimiyeti düşüncesi (Güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar her yeri fethetme arzusu)
* Türk boyları veya yabancı uluslar arasındaki mücadelede yenilenlerin yurtlarını terk etmeleri
Türkler özgürlüklerine ve bağımsızlıklarına düşkün bir millet olduklarından başka milletlerin egemenliği
altına girmemişlerdir. İşte bu nedenlerle Türkler zamanla Avrupa ve Afrika kıt'alarına yerleşmişlerdir
Türkler çok geniş alana yayıldıklarından Türkleri belli bir mekana ve zamana kısıtlayarak veya bir bütün
olarak incelemek pek mümkün değidir
GÖÇ YÖNLERİ:
Kuzeye Gidenler; Sibirya'ya
Doğuya Gidenler; Çin ve Uzakdoğu ülkelerine
Güneye Gidenler; Hindistan, Afganistan ve Çin'e
Batıya Gidenler; İki yol izlememişlerdir. Bir kısmı Hazar Denizinin kuzeyinden Karadeniz'in kuzeyine ve Avrupa'ya;
Diğer kısmı ise Hazar Denizinin güneyinden İran, Irak, Suriye, Mısır ve Anadolu'ya göç etmişlerdir.
GÖÇLERİN SONUÇLARI:
1)- Orta Asya kültür ve Medeniyeti dünyanın değişik bölgelerine taşınmıştır. (Maden İşlemeciliği)
2)- Göç etmeyip, Orta Asya'da kalan Türkler, ilk Türk Devleti olan "Asya Hun Devleti" ni kurmuşlardır.
3)- Göç eden Türk boyları gittikleri yerlerde yeni Türk Devletleri kurarlarken, oralardaki bazı devletleri de yıktılar.
4)- Türk Tarihini belli bir coğrafyada incelemek zorlaşmıştır
İSKİTLER (SAKALAR)
* İskitler önceleri Hazar Denizi ile Tanrı Dağları arsında yaşamışlardır.
* M.Ö. 7. yy. da Ural dağlarını aşarak Tuna nehrine kadar uzanan bölgeleri ele geçirmişlerdir.
* İskitler Tuna dan Orta Asya ya kadar uzanan büyük bir devlet kurmuşlardır.
* Bunların Türkçe adı Saka olup (Saka ismini İranlılar vermişlerdir) Yunanlılar İskitler adının vermişlerdir.
İskitlerin Türklüklerini ortaya koyan gerçekler şunlardır.
* Hayat tarzları, gelenik ve görenekleri
* Dillerine ait bazı kalıntılar
* Sanatlarının diğer Türk topuluklarının sanatlarıyla bağlantısı olması
* Orta Asya kökenli bir kavim olmaları
* Alp Er Tunga (Afrasiyab) Destanındaki Hükümdarın İskit hükümdarı olduğu bilinmektedir
İskitlerin genel özellikleri
* İskitler savaşçı bir topluluktu
* İyi ata binerler, iyi silah kullanırlardı
* İskitlerde kadınlarla erkekler birlikte savaşırlardı
* Gelenekleri ve yaşam tarzları Hunlara benzemekteydi
* Ölülerini atları ve silahlarıyla birlikte gömmekteydiler
Moğol istilası sonucunda kuzeye çekilerek orada yaşamaya devam ettiler
Bu günkü Yakut Türkleri Sakaların torunlarıdır
HUNLAR
* Kurulduğu tarih kesin olarak bilinmemektedir. Tarihte bilinen İLK TÜRK DEVLETİ'dir.
* Kutlu ülke Ötüken merkez olmak üzere Orhun ve Selenga nehirleri çevresinde kurulmuştur.
* Hunlar'a ait ilk belge MÖ 318 yılına ait Hun prensleri ile Çin arasında yapılan bir antlaşmadır.
* Hun akınları karşısında Çinliler savunma tedbiri olarak Çin Seddini yaptılar. (MÖ 214 yılında tamamlandı.)
* Bilinen ilk hükümdarı Teoman’dır.
* Teomandan sonra Mete başa geçmiştir.
* Mete, Tunguzları, Yüeçiler’i ve Vusonlar’ı yendi. Çin üzerine seferler yaparak vergiye bağladı.
* İpek Yolunu ele geçirdi ve Çinli bir prenses ile evlendi.
* Mete Çin'i kendisine bağlayabilirdi. Ancak o kadar büyük bir nüfusun içinde Türklerin Çin'in etkisine girebileceği
düşüncesi ile bunu yapmamıştır.
* Mete Hun devletini en geniş sınırlarına ulaştırmıştır
* Askeri alanda "Onluk Sistem"i uygulamıştır
* Kurmuş olduğu devlet ve ordu teşkilatı sonraki Türk devletlerine örnek omuştur
* Mete Tarihte ilk kez bütün Türkleri tek bir bayrak altında toplamıştır
Mete'den sonra yerine Ki-ok geçmiştir
* Ki-ok Çin prensesi ile evlenmiştir. Bu da ileride devletin çöküşünü hazırlayacaktır
Ki-ok tan sonra yerine Chün-Ch'en (Cün-Çin) geçmiştir
Chün-Ch'en (Cün-Çin) den sonra Ho-han-yeh geçti
Parçalanma Sebepleri:
* İç mücadeleler ve Çin’in entrikaları
* İpek Yolunun elden çıkması
* Prensler arasındaki taht kavgaları
Çin’in egemenliğine girmek isteyen Hohanyeh ile kardeşi Çiçi arasındaki mücadele sonunda Hun devleti doğu ve batı
olmak üzere ikiye ayrıldı.(MÖ l yy.)
*Hohan-yeh yönetimindeki Doğu Hunları Çin’in egemenliğine girdi. Batı Hunları Çin tarafından ortadan kaldırıldı.
*Çin'in egemenliğinden kurtulan Doğu Hunları, MS 48 yılında Kuzey ve Güney Hunları olmak üzere ikiye ayrıldılar.
*Güney Hunları Çin'in egemenliğini kabul ederken, Kuzey Hunları batıya doğru göç ettiler.
*Batıya doğru göçeden bu Türkler Kavimler göçünü başlattılar.
KAVİMLER GÖÇÜ
Çiçi'ye bağlı Batı Hunları Çin'in ve Doğu Hunları'nın baskısıyla Aral Gölü civarına göç etmişlerdi. Burada 200 sene hayatlarını sürdüren Batı Hunlarının nüfusları arttı. Toprakları yetersiz kalmaya başladı. Ve başka Türk Boylarının katılmasıyla güçlendiler. MS. 374 yılında Kuzey ve Batı Hunları Balamır’ın komutasında VOLGA (İTİL) nehrini aşarak Batı'ya (Avrupa'ya) doğru ilerlemeye başladılar. Türklerin bu ilerlemeleri karşısında önlerinde bulunan Vizigot, Ostrogot, Vandal, Sakson, Frank, Germen gibi bir çok kavim hareketlenerek Türklerden kaçmaya başladılar. Batı Hun Türklerinin, sebep olduğu bu olaya tarihte
KAVİMLER GÖÇÜ adı verilir.(375)
Kavimler Göçünün Sonuçları:
1)- Roma İmparatorluğu 395'te Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu olmak üzere ikiye ayrıldı. Batı Roma İmparatorluğu
476 yılında bu Germen kavimleri tarafından yıkıldı.
2)- Avrupa'nın ETNİK yapısı değişti. (Germen kavimlerinin Avrupa'daki yerli kavimlerle karışması sonucu yeni milletler ortaya çıktı.)
3)- Türkler Avrupa'da BATI HUN DEVLETİ'ni (AVRUPA HUN) kurdular.
4)- İngiltere, Fransa gibi Avrupa devletlerinin temeli atıldı.
5)- Merkezi krallıkların yıkılmasıyla Avrupa'da FEODALİTE (DEREBEYLİK) rejimi ortaya çıktı.
6)- İlk çağ kapandı, Ortaçağ başladı.
7)-Barbar kavimler Hıristiyanlığı kabul ederek, Hıristiyanlığı hakim din haline getirdiler.
AVRUPA HUN (BATI HUN) DEVLETİ
* Kavimler göçünü başlatan Batı Hunları tarafından kurulmuştur. İlk hükümdarları BALAMİR, en önemli hükümdarları ATTİLA'dır.
* Batıya doğru yönelen Türklerin bir kolu Kafkaslardan Anadolu’ya, Erzurum ve Malatya civarlarına geldiler.
* Balamir komutasında batıya doğru yönelenler ise Avrupa’ya geldiler.
NOT: Anadolu'ya ilk Türk akınları Avrupa Hunları tarafından yapılmıştır.
* Balamirden sonra Batı Hunlarının başına Uldız geçmiştir
Uldız'ın Roma Siyaseti: Balamirden sonra Batı Hunlarının başına geçen Uldız, Roma İmparatorluğuna karşı akılcı
bir siyaset izlemiştir. Hunların düşmanları Germen Kavimleri ile savaştığından, Batı Roma İmparatorluğu ile iyi geçinmiş,
Doğu Roma'yı (Bizans) ise baskı altına almaya çalışmıştır.
ATTİLA DÖNEMİ
Attila başlangıçta ULDIZ'ın siyasetini takip etmiş ve Bizans'ı baskı altına almak üzere Balkan seferleri düzenlemiştir. Bizans'ı MARGUS ve ANATOLYUS antlaşmaları ile ağır ve vergilere bağlamıştır. Bizans'ı dize getiren Attila daha sonra Batı Roma üzerine yönelmiştir.
Attila'nın Batı Roma Seferleri
1)- Galya Seferi: Batı Roma Ordusuyla KATALON savaşını yaptı. Kesin sonuç alınamadı.(451)
2)- İtalya Seferi: Bir yıl sonra 452'de Attila ikinci sefere çıktı. Bu defa Roma ordusu Attila'nın karşısına çıkmaya cesaret edemedi. Romalılar Papayı Attila'ya elçi olarak gönderdiler. Papayla görüşen Attila Roma'ya girmekten vazgeçerek geri döndü.
Attila'nın ölümünden sonra Avrupa Hun Devleti eski gücünü koruyamayarak dağıldı
Dağılma Sebepleri:
* Attila’dan sonra başa geçenlerin yetersizliği.
* İç karışıklıklar ve Germen kavimlerinin isyanı.
* Hun nüfusunun azlığı.
* Avrupa Hunları Karedeniz'in batı kıyılarına yerleştiler ve Hıristiyanlaşarak yerli kavimler içerisinde eriyerek yok oldular
* Avrupa Hunlarının yerine Orta ve Güney Avrupa’da Macarlar ve Bulgarlar devlet kurdular.
GÖKTÜRKLER
I. GÖKTÜRK DEVLETİ
552 yılında BUMİN KAĞAN tarafından Orta Asya'daki AVAR hakimiyetine son verilerek kuruldu. Başkenti ÖTÜGEN'dir. Bumin KAĞAN kardeşi İSTEMİ YABGU'yu ülkenin batı topraklarına gönderdi.
İSTEMİ YABGU'NUN BATI SİYASETİ:
İstemi Yabgu İpek yolunu kontrol etmek amacıyla AKHUNLARA karşı İran'daki SASANİ devletiyle işbirliği yaptı. Bu işbirliği sonucu Akhun Devletinin toprakları Sasaniler ve Göktürkler tarafından paylaşıldı.
İstemi Yabgu; bu defa Sasanilere karşı BİZANS ile işbirliği yaparak, Sasani devletinin zayıflamasını sağladı.
NOT: Göktürk- Bizans işbirliğinin Sasanileri zayıflatması, Hz. Ömer Devrinde İslam Ordularının
Sasanileri yenmesini kolaylaştırmıştır.
I. Göktürk Devleti'nin İkiye Ayrılması ve Yıkılması
Bumin Kağan'dan sonra yerine sırasıyla oğlu Ko-Lo, Mukan (En parlak devir), Tapo ve İşbara geçti. Bu süre içinde Batı Yabgusu İstemi Yabgu daima doğudaki hakana bağlı kaldı. Ancak İstemi Yabgu'nun ölümünden sonra yerine geçen oğlu TARDU aynı itaati göstermedi. Çin'in kışkırması ile I. Göktürk Devleti Batı ve Doğu Göktürk Devleti olarak ikiye ayrıldı. Her ikisine de daha sonra Çinliler son verdi.
II. GÖKTÜRK DEVLETİ (KUTLUK DEVLETİ) - (682 - 744)
I. Göktürk devletinin parçalanıp yıkılmasıyla, Çinin egemenliğinde yaşayan Türkler, 50 yıl süren bir esaret dönemi
yaşadılar. Bu süre içinde defalarca Çine karşı ayaklandılar. Ancak başarılı olamadılar.
682 Yılında KUTLUK KAĞAN'ın başlattığı ayaklanma başarılı oldu. Türkler Çinlileri topraklarından atarak yeniden
bağımsızlıklarına kavuştular. (682). II. Göktürk Devleti'ne kurucusundan dolayı KUTLUK DEVLETİ de denir.
NOT: Kutluk Kağan Çine karşı "Ulusal Kurtuluş Savaşına" girişerek II. Göktürk devletini kurmuştur. Bu özelliği ile
Kutluk Kağan Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran M.Kemal Atatürk'e benzer.
II. Göktürk Devleti en parlak devrini BİLGE KAĞAN zamanında yaşamıştır. Bilge Kağan ülkeyi kardeşi KÜLTİGİN ve veziri TONYUKUK ile yönetmiştir. Bilge Kağan'dan sonra zayıflayan Devlet; Karluk, Basmil ve UYGUR Türkleri tarafından 744 yılında yıkılmıştır.
NOT: Tarihte birçok örneği olan Türk devletlerini başka Türk devletleri ya da boylarının yıkması geleneği burada da kendini göstermiş ve II.Göktürk Devleti, diğer Türk boyları tarafından yıkılmıştır.
GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN TÜRK TARİHİNDEKİ ÖNEMİ:
1)- Tarihte ilk defa Türk adıyla kurulan devlet, Göktürk Devleti'dir.
2)- Orhun Anıtlarını dikerek (II.Göktürk zamanında) Türk tarihi ve Türk edebiyatının ilk yazılı kaynaklarını oluşturmuşlardır
3)- Milliyetçilik duygusu, Fransız ihtilalinden 1000 yıl önce Göktürkler döneminde en yüksek seviyede yaşanmıştır.
4)- Asya Hun Devleti'nden sonra Türkleri tarihte ikinci defa tek bayrak altında toplamayı başarmışlardır.
5)- Kendilerine ait olan Göktürk alfabesini kullanmışlardır
Orhun Yazıtlarının Türk Tarihindeki Önemi
* Türk milleti adının geçtiği ilk metin olması
* Türk uygarlığı ve yasaları hakkında bilgi vermesi
* Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, devlet ve halkın karşılıklı olarak görevlerinin belirtilmesi
* Demokrasinin izlerine rastlanılması
UYGURLAR (744 – 840 )
* Karluk ve Basmiller'le birleşerek II.Göktürk Devletini yıkan UYGURLAR Orhun bölgesinde UYGUR DEVLETİ'ni kurdular.
* Kurucuları KUTLUK BİLGE KÜL KAĞAN, merkezleri Ordubalık (Karabalsagun)'dur.
NOT: Kutluk Bilge Kül Kağan Türklerin şehir kuran ilk hükümdarıdır. İlk Türk şehri Ordubalıkdır.
Moyençur Devri
* Bilge Kül Kağan'dan sonra MOYENÇUR başa geçmiş, onun döneminde Müslüman Araplar (Abbasiler) ile
Çinliler arasında Talas Savaşı yaşandığından, Abbasilere yenilen Çinliler güç kaybına uğramışlardı. Bu durumdan
yararlanan Uygurlar Çin'in TARIM havzasını ele geçirdiler. Moyençur'dan sonra başa BÖGÜ KAĞAN geçti.
Bögü Kağan Devri
Bu devirde Uygur Türkleri ile çin arasında iyi ilişkiler kuruldu, ticaret gelişti.
Bögü Kağan Çine yardım amacıyla "Tibet Seferine" çıktı.
Tibet Seferi ve Sonuçları:
Bögü Kağan tibet seferi sırasında iki MANİ (MANİHEİZM) rahibini yanına alarak ülkesine geri döndü. Bu rahipler Uygur
Türkleri arasında Mani dininin yayılmasına sebep oldular. Ayrıca Türkler arasında Budizm'de yayılmaya başladı.
Mani Dininin Özelliği: Avlanmayı, et yemeyi ve savaşmayı yasaklayan bir dindir.
Mani Dininin Uygurlar üzerindeki Etkileri:
1- Uygurlar Savaşçılıklarını kaybettiler.
2- Yerleşik hayata geçtiler. (Türklerde ilk defa yerleşik hayata Uygurlar geçmiştir.)
3- Yerleşik hayata geçmeleriyle Uygurlar ticaret,bilim, sanat ve edebiyat gibi bir çok alanda geliştiler.
Uygur Devleti'nin Yıkılışı
840 yılında bir başka Türk kavmi olan KIRGIZLAR Uygur Devletine son verdiler. Kırgızlar'ın Orhun Bölgesinden kovmalarıyla Uygurlar, Kansu ve Turfan bölgelerine göç etmek zorunda kaldılar.
NOT: Kırgızlar; Orhun Bölgesinden Uygurları kovarak, buradaki Türk nüfusunun azalmasına sebep olmuşlardır. Bu yüzden bu en eski Türk yurdu, daha sonra Kırgızları yenen Moğolların eline geçerek kolayca Moğollaşacaktır. Bugün bu bölge MOĞOLİSTAN olarak anılmıştır.
Bugün Çin in KANSU ve DOĞU TÜRKİSTAN eyaletlerinde UYGUR TÜRKLERİ halen yaşamlarını sürdürmektedirler.
UYGURLARLA İLGİLİ DİĞER ÖNEMLİ HUSUSLAR:
* 18 harfli Uygur Alfabesini hazırladılar.
* Cengiz Han'ın egemenliğine girmelerine rağmen medeniyette geliştiklerinden Moğollar'ı devlet teşkilatı, ticaret,
bilim, sanat, alfabe gibi konularda etkilediler.
* Moğolların Türkleşmesinde önemli bir rol oynadılar. (Özbek ve Çağatay Türkleri)
* İlk Müslüman Türk Devleti Karahanlılar'la savaştılar.(Sebep Uygurların Budizmi, Karahanlıların İslamiyeti
yaymak istemeleri.)
* Tahta harflerden MATBAA'yı oluşturdular, pamuktan KAĞIT yaptılar.
* Uygurlar Yerleşik hayata geçen ilk Türk topluluğudur.
DİĞER TÜRK DEVLETLERİ
1)- AVARLAR:
552 yılında Avar İmparatorluğuna Göktürkler son verince, batıya doğru ilerleyerek Romanya'ya giren AVARLAR merkezi MACARİSTAN olan yeni devletlerini kurdular.
* Çin kaynakları Avarlara JUAN - JUAN demektedir.
* 619 yılında tek başına, 629 yılında da Sasanilerle ortaklaşa İstanbul'u kuşattılar.
NOT: İlk defa İstanbulu kuşatan Türkler, Avarlardır.
* Slav topluluklarının göç etmesine neden olarak, bunların doğu Avrupa ve Balkanlara inmesini sağladılar. Böylece
Balkanların Slavlaşmasında etkili oldular.
* 805 yılında Franklar tarafından yıkıldılar.
2)- BULGARLAR:
Batı Hunları ve Ogur Türklerinin karışmasıyla ortaya çıkan Türk topluluğuna BULGAR denir.
* Karadeniz'in kuzeyinde Göktürk Devletinin yıkılmasıyla "Büyük Bulgarya Devleti" kuruldu. Ancak kurucusu KUBRAT'ın ölümüyle Hazarlar tarafından yıkıldı. Bulgarların bir kısmı Tuna nehri, bir kısmı da Volga nehri kıyılarına göç etmek zorunda kaldı.
Tuna Bulgar Devleti: Büyük Bulgarya Devleti'nin yıkılmasından sonra Tuna boylarına (Bugünkü Bulgaristan)
göç eden Bulgar Türkleri burada Tuna Bulgar Devletini kurdular.
* KURUM HAN zamanında Bizans'ı kuşattılar. (Avarlardan sonra İstanbul'u kuşatan 2. Türk kavmidir.)
* Bu bölgedeki halkın çoğu Slav olduğu için Türkler zamanla Slavlaşmaya başladılar. Hırıstiyanlığı kabul ettiler.
* Daha sonra ortaya çıkan bugünkü Bulgaristan Devleti Türk değil Slav devletidir.
Kama (Volga=İtil) Bulgar Devleti: Büyük Bulgarya Devletinin yıkılmasından sonra Volga=İtil kıyılarına giden Bulgarlar burada Kama Bulgar Devletini kurdular.
* Hükümdarları Almış Han zamanında (X. yüzyıl) müslüman oldular.
NOT: İtil Bulgarları benliklerini bugün de koruyarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ancak Tuna Bulgarları Slavlar arasında
yok olup gitmişlerdir.Bunda İtil Bulgarlarının İslamiyeti, Tuna Bulgarlarının ise hırıstiyanlığı kabul etmesinin payı büyüktür.
3)- HAZARLAR:
Kuzey Karadeniz ve Kafkaslar arasındaki bölgede Göktürk Devletinin yıkılmasıyla HAZAR KAĞANLIĞI kuruldu.
* Ticarette geliştiler.
* Hazar yöneticileri Museviliği benimsediler. Halk arasında ise Hrıstiyanlık ve müslümanlık yayılmıştı. Hükümdarların
farklı dinlere müsaade etmesi Hazar ülkesinde yüksek bir HOŞGÖRÜ ortamının olduğunu göstermektedir
* Hazar Denizine adını da veren bu Türk Devleti Ruslar tarafından yıkıldı.
4)- MACARLAR:
* Fin Ugor kavmi ile OGUR Türklerinin karışmasıyla MACAR kavmi ortaya çıkmıştır.
* 896 yılında kendi adlarını verdikleri MACARİSTAN'a gelerek devletlerini kurdular.
* X. yüzyılda Hırıstiyanlığın Katolik mezhebini benimsediler. Bundan sonra Türklük özelliklerini kaybetmeye başladılar
* Almanların (Germenlerin) doğuya doğru yayılmasını engelleyerek, Balkan topluluklarının (Slavların)
Germenleşmesini önlediler.
5)- PEÇENEKLER:
* Karadeniz'in kuzeyinde Don ve Dinyesper nehirleri arasındaki bölgeye yerleştiler.
* Kiev Prensliğini yenerek, Rusların Karadeniz'e inmelerini engellediler.
* 1071 Malazgirt Savaşına Bizans ordusu içinde ücretli asker olarak katıldılar.
Ancak Selçukluların kendileri gibi Türk olduklarını anlayınca Selçuklu ordusu saflarına katıldılar.
* Edirne ve Trakya'nın Marmara kıyılarına kadar olan toprakları Bizans'tan aldılar.
* İzmir Beyi ÇAKA BEY Peçeneklerle temas kurdu. Buna göre Çaka Bey Peçeneklerle birlik olarak Anadolu ve
Rumeli'den İstanbul'u kuşatmak istiyordu. Ancak Bizans kurnaz bir politikayla, yine bir Türk topluluğu olan
KUMANLAR'ı Peçenekler üzerine saldırtarak, Peçeneklerin dağılmasına sebep olmuştur.
6)- KUMANLAR (KIPÇAKLAR):
* Volga'yı aşarak Avrupa'ya ve Balkanlara girmişlerdir.
* Kıpçakların Karadeniz'in kuzeyinde hakim oldukları topraklara "KIPÇAK BOZKIRLARI" denilmektedir.
* Macaristan'a giden Kıpçaklar ROMEN devletinin kurulmasında etkili olmuşlardır.
* Kıpçakların Oğuz Türkleriyle yaptığı mücadeleler DEDE KORKUT HİKAYELERİ'ni ortaya çıkarmıştır
* CODEX CUMANİCUS(Kodeks Kumanikus); Kıpçak Türk şivesi ile yazılan Latin, Fars ve
Kuman dilleri üzerine yazılmış bir sözlüktür.
7)- UZLAR (OĞUZLAR):
* Türklerin siyasi, kültür ve medeniyet alanında en büyük rolü oynayan koludur.
* Oğuzlara; Bizanslılar UZ, Ruslar TORKİ veya TORK, Araplar GUZ demişlerdir.
* 24 Oğuz Boyu vardır.
* Hazar denizinin kuzeyinden bir kolu "UZ" adı ile Avrupa ve Balkanlara göç etti.
* Balkanlara gelen UZLAR Bizans ordusunu ve Bulgarları yendi. Ancak Peçenek
akınları, soğuklar, salgın hastalıklar yüzünden dağılıp yok oldular.
* Uzların bir kısmı Malazgirt Savaşı sırasında Bizans Ordusu saflarından, Selçuklu Ordusuna geçtiler.
* Tarihte Oğuzlar bir çok önemli Türk devletleri kurmuşlardır ( Selçuklu Devleti, Osmanlı Devleti, Türkiye Cumhuriyeti)
8) AKHUNLAR (EFTALİT) DEVLETİ:
* Hun soyundan gelmektedirler. Afganistan'ın batısında MS.350 yıllarında kurulan bu Türk Devleti HEFTAL isimli
hükümdarından dolayı EFTALİT DEVLETİ diye de anılır.
* Akhunlar Sasani Devletinde başlayan MAZDEK İSYANI'nı bastırmakta etkili oldular.
* Göktürk Devleti'nin Batı tarafını idare eden İSTEMİ YABGU ipek yoluna egemen olmak için, Sasanilerle ortak hareket
ederek Akhun Devleti'nin yıkılmasını sağladı. Akhun Devleti'nin toprakları Sasani ve Göktürk devleti arasında paylaşıldı.
9) BAŞKIRTLAR (BAŞKURTLAR)
X. yüzyılda İtil(Volga) nehri civarında oturmakta idiler. Moğol istilası sırasında Moğol egemenliğine girdiler.
10) SABARLAR (SİBİRLER=SABİRLER):
* Önceleri Hun devletinin egemenliğinde yaşayan Sibirler, VI. yüzyıl başlarında Avarların baskısıyla batıya göç ederek
Ural dağlarının güney doğusuna yerleştiler.
* Sasanilerle anlaşarak, Bizans'a karşı savaştılar. Anadolu'ya akınlar yaptılar.
NOT : Anadolu'ya ilk Türk akınları Avrupa Hunları tarafından, ikinci akın Sibirler tarafından yapılmıştır.
* Bugünkü SİBİRYA adı Sibir Türklerinden gelir.
* Avarlara yenilince Hazar Türklerine karıştılar. Hazar Devletinin asıl kitlesini oluşturdular.
11)- TÜRGEŞ DEVLETİ
I. Göktürk Devletine bağlı olan Türgişler 630 yılında Göktürk devletinin yıkılmasıyla serbest kaldılar. BAGA TARKAN
Türgiş Devleti'ni kurdu. Kendi adına para bastı. II. Göktürk devletinin kurulmasıyla yeniden Göktürk egemenliğine
girdiler. II. Göktürklerin son dönemlerinde yeniden serbest kalan Türgişlerin başına SU-LU KAĞAN geçti.
Su-lu Kağan Emevilere karşı mücadele etti.
NOT: Türgişler Emevi ordularını durdurarak, Orta Asyanın Araplaşmasını önlediler.
766 yılında Türgiş Devletine Karluklar son verdi.
12) KARLUKLAR
* karlular Basmil ve Uygurlar'la birleşerek II. Göktürk Devletinin yıkılmasında rol oynadılar.
* Talas savaşında Çin'e karşı Arapları destekleyerek Orta Asyanın Çinlileşmesini önlediler ve İslamiyetin
yayılmasını kolaylaştırdılar.
* İslamiyeti kabul eden ilk Türk boylarındandırlar.
* İlk Müslüman Türk Devleti olan KARAHANLILAR'ın kurulmasında etkili oldular.
13) KIRGIZLAR:
* 840 Yılında Ötügen'i alarak Uygur Devletine son verdiler.
NOT: Kırgızlar; Orhun Bölgesinden Uygurları kovarak, buradaki Türk nüfusunun azalmasına sebep olmuşlardır.
Bu yüzden bu en eski Türk yurdu, daha sonra Kırgızları yenen Moğolların eline geçerek kolayca Moğollaşacak
ve MOĞOLİSTAN olarak anılacaktır.
* 1207 yılında Cengiz Han tarafından yıkılmıştır.
NOT: Kırgızlar, Cengiz Han'a bağlanan ilk Türk Kavmidir.
* Daha sonra Rusların egemenliğine girmişlerdir.
* 1916'da Ruslara karşı MİLLİ İSYAN adı verilen bir ayaklanma başlatmışlar, ancak Rus Çarı tarafından ağır bir
şekilde cezalandırılmışlardır.
* 1936'da Sovyetler birliğinin 15 Cumhuriyetinden biri olmuşlar, 1991'de Sovyet Rusya'nın dağılmasıyla Bağımsız
KIRGIZISTAN DEVLETİ kurulmuştur. Başkenti BİŞKEK'dir.
14) KİMEKLER:
Batı Göktürk topluluklarındandır. İrtiş ırmağı civarında yaşıyorlardı. XI. yüzyıla doğru yok oldular.
İ
LK TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET
1)- DEVLET YÖNETİMİ
* İslamiyetten önce Türkler devlete İL veya EL demişlerdir.
* Türkler Hükümdarlarına Şanyü,Tanhu, Hakan, Han, Yabgu, İlteber, İdi-kut, Erkin gibi ünvanlar vermişledir.
* Hanedandan olan bütün erkeklerin hükümdar olma hakları vardı. (Kardeşler, kardeş çocukları, amca, amca çocukları
ve diğer hanedan üyeleri.)
Türk Hükümdarlarının Tahta Çıkışı Tarih Boyunca Kaç Değişik Şekilde Meydana Gelmiştir?
1- Hanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta çıkıyordu.(En sık rastlanan durum)
2- Hükümdarın rakipsiz aday olması (Bu durumda taht kavgası olmadan başa geçiyordu.)
3- Seçim Usulü (Kengeş, toy veya kurultay denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin toplanarak hanedan üyelerinden birini tahta geçirmesi.
4)- Ekber ve Erşed(En yaşlı ve Olgun) olanın başa geçmesi. (Bu yöntem III. Ahmet zamanından itibaren sadece Osmanlı
Devletinde uygulanmıştır.
* Kut Anlayışı Nedir?
Türkler devleti yönetme yetkisinin TANRI tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından verilen bu yönetme hakkına KUT diyorlardı. KUT'un kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına geçtiğine inanıyorlardı.
Kut Anlayışı Türk Devletlerini Nasıl Etkilemiştir?
Bütün hanedan üyelerinde KUT olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenen kişi TAHT KAVGASINA girebiliyordu. Bu durum Türk devletlerini ya iç savaş sonucu istikrarsızlığa, yada bölünmeye götürüyordu.
NOT: Türk töresinde ana-babaya itaat esas olmasına rağmen, hükümdar bunun dışında tutulmuştur. Devletin
devamı için baba-oğul veya kardeşlerin birbirleriyle mücadelesi normal karşılanmıştır. Çünkü bu sayede
en güçlü ve en yetenekli kişi devletin başına geçecektir.
* İkili Yönetim (Çifte Krallık) Nedir?
Türk Devletlerinde hükümdar yönetimi kolaylaştırmak için ülkeyi SOL(Doğu) ve SAĞ(Batı) olmak üzere ikiye ayırırdı. Ortada (Merkezde) ise asıl hükümdar bulunurdu. Sağ ve Solda ise Hanedan üyelerinden YABGU'lar bulunurdu.
* Meclis ve Hükümet: Türk Meclislerine TOY, KURULTAY veya KENGEŞ denilirdi.
Kurultay'da devletin ana meseleleri görüşülür, hükümdarın ölümü, savaş veya milli felaketlerde kurultay toplanırdı.
AYGUCI : Hükümet başkanı (başbakan)
BUYRUK : Bakan
TAMGACI: Dış siyaset işlerini yürüten görevliler
Eski Türk Devletlerinde diğer devlet görevlileri şunlardı:
TİGİN: Hükümdar çocukları (Tekin)
ŞAD : Diğer Hanedan mensupları
2)- TOPLUM TAPISI:
Türk toplumu; Oguş :Aile
Urug :Soy=Aileler birliği
Bod (Boy) :Kabileler
Budun :Millet denilen birimlerden oluşuyordu.
Boyların başında bulunan BEY'ler, töreye göre boyu idare ederlerdi. Boyların bir araya gelmesiyle Devlet(İL) kurulurdu.
Türk Toplumunun Özellikleri:
Halk hürdü. Herkes aynı işi yaptığından (hayvancılık) aralarında kesin olarak SINIF'ların ortaya çıkması imkansızdı.
Yaşam biçimleri GÖÇEBE olduğundan savaşta elde ettikleri esirleri çalıştırmaya elverişli değildi.
Bu yüzden Türk toplumunda KÖLE sınıfı yoktu. Din adamları diğer toplumlarda olduğu gibi imtiyazlı değillerdi.
3)- ORDU:
Türk Ordusunun başlıca özellikleri şunlardı:
a)- Türk ordusu ücretli değildi.
b)- Türk Ordusu daimiydi. (Kadın-erkek her an savaşa hazırdı.)
c)- Türk Ordusunun temeli ATLI askerlerden meydana geliyordu.
d)- Türk Ordusunu Silahları: Ok, yay, kement, kılıç, kargı, süngü, kalkan vb...
NOT: Türk ordu teşkilatını ilk kuran METE HAN olmuştur. Mete Orduyu 10'luk sisteme göre teşkilatlandırmıştı. Onluk sistem daha sonra tüm Türk devletlerinde kullanılmıştır. (Türk ordusu; Çin, Roma,Bizans, Rus ve Moğol Ordu teşkilatı üzerinde etkili olmuştur.)
4)- HUKUK:
* Türklerde yazılı olmamakla beraber, gelişmiş bir hukuk anlayışı vardı. Bu hukuk kurallarına TÖRE (Türe) denilirdi.
* Hükümdarın başkanlık ettiği ve siyasi suçlara bakan yüksek mahkemeye YARGU adı verilirdi.
* YARGANLAR (Yargucu) idaresindeki mahkemeler ise adi suçlara bakarlardı.
5)- DİN VE İNANIŞ:
* İslam öncesi Türklerin din ve inanışlarını şu 4 grupta toplayabiliriz:
1- Tabiat Kuvvetlerine İnanma: Dağ,ağaç, göl, kaya gibi varlıkların gizi güçlere sahip olduklarına inanırlardı.
2- Atalar Kültü: Ölmüş büyüklere ve atalara ait hatıralar kutsal sayılır ve saygı gösterilirdi.
3- Şamanizm: Kam veya Şaman adı verilen kişilerin, kötü veya iyi ruhlarla temas sağladıklarını inanılarak,
bunların büyücülük ve sihir özelliklerine başvururlardı. Şaman inançları Anadolu'da hala varlığını sürdürmektedir.
Örneğin; Gelinlerin üzerine buğday veya paraatmak, Eşikten atlamanın uğursuz kabul edilmesi, kurşun dökmek gibi…
4- Göktanrı Dini: Türklerin İslamiyetten önceki dini Göktanrı diniydi. Bu dine göre Türkler;
* Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte oturduğuna inanıyorlardı.
* Öldükten sonra dirileceklerine inandıklarından, ölülerini atı,eşyaları ve silahıyla birlikte gömüyorlardı.
* Cennet'e UÇMAĞ, cehenneme ise TAMU diyorlardı.
* Mezarlara ölünün sağlığında öldürdüğü düşman sayısı kadar BALBAL adı verilen küçük heykeller dikerlerdi.
İnanışa göre, yeniden dirilecek kişi atıyla cennete gidecek ve öldürdüğü düşmanlar sonraki yaşamında ona
hizmet edeceklerdir.
* Ölüleri için YOĞ adı verilen cenaze törenleri yapar, ve ardından yas tutarlardı.
Türkler arasında ayrıca Maniheizm (Mani dini), Budizm, Musevilik, Hırıstiyanlık gibi dinlerd e yayılmıştı.
6)- EKONOMİK HAYAT:
* Göçebe bir hayat yaşayan Türkler belirli iki merkez arasında (yaylak-kışlak) hayatlarını sürdürürlerdi.
* Hayvancılık temel geçim kaynağıydı. Koyun, keçi, at en çok beslenen hayvanlardı. Bunun dışında sığır, katır ve
deve de yetiştirilirdi. Beslenme ve giyimde hayvan ürünlerinden yararlanır ve bunları satarak geçimlerini sağlarlardı.
* Tarım da gelişmişti. Arpa, buğday, darı gibi tahılları yetiştiriyorlardı.
* Savaşlarda elde edilen ganimetler ve devletlerden alınan vergiler gelir kaynaklarıydı.
* Ticaret önemli bir gelir kaynağıydı. Türk ülkeleri İPEK YOLU üzerindeydi.
NOT: Çin-Türk mücadelesinin temel nedeni İpek Yoluna hakim olmaktı.
* Ayrıca Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayıp, Ural ve Sibirya üzerinden Çin'e giden yola KÜRK YOLU deniliyordu.
Türkler bu yolun üzerinde de olduklarından samur, kunduz gibi av hayvanlarının kürklerinin ticaretini yapıyorlardı.
7) SOSYAL HAYAT :
* Orta Asya yaşam tarzı göçebe bir özellik taşıyordu. Türk boylarının büyük bir bölümü (Uygurlar hariç) göçebe olarak yaşıyordu. Göçebe Türk yaşamında çadır, at ve koyunun büyük bir önemi vardı.
* Göçebe hayat tarzı sebebiyle birinci geçim kaynağı hayvancılık olmuştur. Tarım göçebe hayat dolayısı ile yapılamamış ya da çok az yapılmıştır.
* Beslenme alışkanlığı da hayvan ağırlıklı yani ete dayanıyordu. At sütünden yapılan KIMIZ adı verilen içecek beslenmede büyük önem taşıyordu.
* Türkler avcılığa ve spora büyük önem vermişlerdi. Günler süren avlar yapılırdı. Bu avlarda birinci amaç gençleri savaş ortamına alıştırmaktı.
* Diğer medeniyetlerin aksine Türk hayat tarzında toplumsal sınıf yoktu. Herkes birbirine eşit sayılırdı. Bu özellik Türkleri diğer çevre medeniyetlerden üstün kılmaktadır.
8)- YAZI, DİL VE EDEBİYAT:
Türkler tarih boyunca Göktürk, Uygur, Soğd, Brahmi, Süryani, Arap, Kiril ve Latin alfabelerini kullanmışlardır.
Göktürk (Orhun) Alfabesi: 38 harften meydana gelir. Göktürk yazısına ilk defa Orhun kitabelerde rastlanılmıştır
Uygur Alfabesi: 18 harften meydana gelir. Uygurlar bu alfabeyi Soğd alfabesinden yararlanarak hazırlamışlardır.
Başlıca Türk Destanları:
Hunların(Oğuzların)--> Oğuz Kağan Destanı
İskitlerin (Saka)------> Alper Tunga Destanı
Göktürklerin----------> Ergenekon Destanı
Uygurların------------> Göç ve Türeyiş Destanları
Kırgızların-------------> Manas Destanı
Orhun Yazıtları (Göktürk Kitabeleri):
* Türklerin en eski kitabeleri VI. yüzyıla ait YENİSEY kitabeleri ile, VIII. yüzyıla ait ORHUN KİTABELERİ'dir.
Yenisey kitabeleri Kırgızlar'ın mezar taşlarına yazdıkları yazılardı. Orhun Kitabeleri II. Göktürk Devleti zamanında
Bilge Kağan, Kültigin ve vezir Tonyukuk adlarına dikilmişlerdir. YOLLUĞ TİGİN isimli bir Türk prensi tarafından
yazılmışlardır. Bu yazılar 1893 yılında Danimarkalı Bilgin THOMSEN tarafından okunmuştur.
Orhun Yazıtlarının Önemi:
a)- Türk Tarihinin ve Türk Edebiyatının ilk yazılı belgeleri olmaları bakımından önemlidir.
b)- Bu kitabelerden Türklerin o günkü yaşayışlarını, inançlarını öğreniyoruz. Ayrıca kitabeler gelecekteki Türk Milleti
için çarpıcı öğütler vermesi bakımından önemlidir.
c) Ayrıca Orhun Yazıtları :
*Türk milleti adının geçtiği ilk metin olması
*Türk uygarlığı ve yasaları hakkında bilgi vermesi
*Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, devlet ve halkın karşılıklı olarak görevlerinin belirtilmesi
*Demokrasinin izlerine raslanılması bakımımından büyük önem taşır
9)- BİLİM VE SANAT:
* Türkler 1 yılı 365 gün 6 saat olarak hesaplayarak, 12 hayvanlı Türk Takvimini oluşturmuşlardır.
* Uygurlar tahta harflerden matbaayı ve pamuktan kağıdı yapmışlardır.
* Madencilikte özellikle de demircilikte ileri gitmişlerdir. (Kazakistan'ın başkenti Alma Ata yakınlarında bir kurgandan
çıkarılan "Altın Adam Heykeli" Türk maden sanatının ne kadar geliştiğini gösterir.)
* Eşya ve binalarda HAYVAN USLUBÜ denilen, hayvan figürlerini kullanmışlardır.
* HALI Türklerin Dünya medeniyetine bir katkısıdır. (Altaylarda Pazırık Kurganı'nda bulunan halı dünyanın en eski halısıdır.)
TÜRK KÜLTÜRÜNÜN ÇEVRE KÜLTÜRLERLE MÜNASEBETLERİ
A.Türk –Çin ilişkileri . Hunlar ve Göktürkler döneminde Türkler ve Çinliler arasında sonu gelmeyen birçok savaşlar yapılmıştır. Çinliler Türk Devletlerini savaşarak yenemedikleri için içeriden yıkma politikasını uygulamışlardır. Bu politikada başarılı olmuşlar hem Hunlar hem de Göktürkler ikiye bölünmüş ve Çinlilerin egemenliğine gimiştir. Uygurlar döneminde durum biraz daha farklı olmuş, Çinlilerle daha çok ticari ilişkilerde bulunulmuştur.
1)- Türklerin Çin Kültürüne Katkıları:
a)- Askerlik alanında
b)- Devlet Teşkilatında
c)- At kültüründe(Atı evcilleştirmede)
d)- Gök Tanrı inancıyla... Türkler Çinlileri etkilemişlerdir.
2)- Çinlilerin Türkleri Etkilediği Alanlar:
a)- Tarım ve yerleşik kültür
b)- Felsefe( Taoizm, Konfiçyüs ve Budizm)
c)- Giyim ... konularında Çinliler Türkleri etkilemişlerdir.
B. Türk –Moğol ilişkileri : Moğollar Türklerle aynı bölgede yaşayan ve uzun yıllar Türk egemenliğinde kalan bir millettir. Türklerle akraba bir topluluk kabul edilir. Ancak Türk değillerdir. Moğollar 1209 yılında ilk defa CENGİZ HAN döneminde devlet kurmuşlar, diğer Türk boylarını kendi egemenlikleri altına alarak devletlerini Asya dan Avrupa ya kadar genişletmişlerdir. Moğollar özellikle UYGUR TÜRKLER inden etkilenmişlerdir.
Türklerin Moğol Kültürüne Katkıları:
Türkler Moğolları Askerlik, Devlet teşkilatı, Dil ve Alfabe (Uygur Dili ve Uygur Alfabesi) Türk Töresi ve gelenekleri,
Göktanrı inancı konularında etkilemiştir. Ayrıca Moğollar Türklerden Kımız yapmayı öğrenmişlerdir.
C.Türk –Arap ilişkileri :Türk –Arap ilişkileri Hz.ÖMER döneminde başladı. ORTA ASYA ya giren müslüman Arap orduları ile Türkler arsında savaşlar olmuştur. Özellikle EMEVİ yönetiminin Türklere iyi davranmaması iki millet arasında savaşlara yol açmış ve Türkler bu dönemde İslam dinin fazla benimsememişlerdir. Emevilerden sonra ABBASİLER yönetime gelmiş ve Abbasiler döneminde Türk Arap ilişkileri çok olumlu geçmeye başlamıştır. Bu dönemde Türkler hızla İslamiyete girmeye başlamışlardır. İlk öne KARLUK, YAĞMA, ÇİĞİL TÜRKLERİ daha sonra da OĞUZ Türkleri İslamiyete girdiler. Oğuz Türkleri İslamiyete girdikten sonra TÜRKMEN adını aldılar.
D. Türk –İran ilişkileri : Türk –İran ilişkileri AKHUN DEVLETİ döneminde başlamıştır. Afganistan'da kurulan Akhun Devleti, İran'la (SASANİLER) savaşmıştır. Göktürklerle anlaşan Sasaniler (İran), Akhun Devletine son vermiştir. Göktürkler Bizansla anlaşarak Sasani Devletine saldırdılar. Sasani ( İran ) devleti iyice zayıfladı.
İSLAM TARİHİ VE MEDENİYETİ
İSLAMİYETİN DOĞUŞU SIRASINDA DÜNYANIN GENEL DURUMU
İslamiyet’in doğuşu sırasında dünyanın bilinen kıtaları, Asya Avrupa ve Asya'dır
ASYA
Bu kıtada büyük devletler ve üstün uygarlıklar vardı.
Bunlar: Bizans İmparatorluğu, Sasani İmparatorluğu, Çin, Hint ve Göktürklerdir.
Bizans İmparatorluğu (395-1453)
* İstanbul merkez olmak üzere Balkanlar, Anadolu, Suriye, Filistin ve Kuzey Afrika topraklarına hâkimdiler
* Ortadoğu’nun en güçlü devleti durumunda idiler
* Bizans tarihi botunca hep farklı hanedanlar tarafından yönetilmiştir. Budurumun nedeni her soyun imparator olma hakkıdır
* İslamiyet’in karşısındaki en büyük güç olmuşlardır. Ancak İslamiyet’in yayılışı sırasında iç karışıklık içindeydiler
* Din olarak Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebine bağlıydılar. Ortodoks kilisesinin merkezi İstanbul'da idi.
* En önemli eserleri Ayasofya ve Aya İrini kiliseleri ile Yerebatan ve Binbirdirek sarnıçlarıdır
* Osmanlı padişahı Fatih'in 1453'te İstanbul'u fethiyle yıkılmışlardır
Sasaniler (204-651)
* İran ve ırak topraklarına hakimdiler
* Ortadoğu'nun ikinci büyük güce durumunda idiler.
* Sasaniler bu dönemde Bizans ile mücadele içindeydi
* Din olarak Zerdüştlük (Mecusilik) dinini benimsemişlerdi
Zerdüştlük : İyilikle kötülüğün mücadelesini esas alan bu dinde ateş önemli bir yer tutmaktaydı
* Hz Ömer döneminde topraklarının tamamına yakını alınmış, Hz Osman döneminde yıkılmışlardır
Göktürkler
* İslamiyet’in doğuşu sırasında Doğu ve Batı Göktürkler olarak Orta Asya'da hakim durumdaydılar
* Gök-Tanrı dini yaydın bir inanıştı. Bunun yanında Budizm, Maniheizm, Yahudilik gibi dinlere inananlar da vardı
AVRUPA
Kavimler göçü ile birlikte Roma imparatorluğu ikiye ayrılmış ve ardından Batı Roma imparatorluğu yıkılmıştır. (476) Roma'nın
yıkılmasıyla ortaya siyasi karışıklar çıkmıştır. Bu siyasi karışıklıktan ve otorite boşluğundan faydalanan derebeyler kendi başına hareket etmeye başlamış ve Feodalite (derebeylik) rejimi ortaya çıkmıştır. Avrupa'ya gelen kavimler burada yeni devletler kurmuşlardır
AFRİKA
* İslamiyetin doğduğu sırada Kuzey Afrika'da ve Akdenizin kıyılarında Bizans İmparatorluğunun hakimiyeti vardı
* Diğer yerlerde Afrikanın yerli halkının (Berberiler) kurmuş olduğu mahalli krallıklar vardı
* Mısır'ın güneyin de Kızıldeniz'in kıyılarında Habeşistan Krallığı vardı
1. İSLAMDAN ÖNCE DÜNYADAKİ DİNİ İNANIŞLAR
* İslam öncesinden değişik devletlerde farklı farklı dini inanış ve anlayışlar vardı. Bizans Hıristiyanlığın ORTODOKS mezhebini benimsemişti. Ortodoksların dini liderine PATRİK denirdi. Patrik İstanbul da otururdu. Hıristiyanlığın diğer büyük mezhebi KATOLİK mezhebidir. Dini liderlerine PAPA denirdi. Papa ROMA şehrinde otururdu. Papaların çok büyük bir etkinliği vardı. Bazen krallardan bile fazla itibar görürlerdi. Çünkü papanın AFOROZ, ENTERDİ ve ENDÜLÜJANS adı verilen yetkileri vardı.
AFOROZ : Bir kişinin Hıristiyanlık dininden çıkarılmasıdır.
ENTERDİ : Bir ülkenin Papa tarafından bütün bir halde cezalandırılması.
ENDÜLÜJANS :Hıristiyanların günahlarından kurtulmak için papa dan aldıkları günahtan kurtulma ,af kağıtlarıdır
* İran ( Sasani ) devletinde ZERDÜŞTLÜK dini hakimdi. Bu dine göre iyilik ve kötülük tanrısı olmak üzere iki tane tanrı vardı. Bu iki tanrı sürekli birbirleri ile savaş yaparlardı.İnsanlar iyilik tanrısının yanında yer almalılardı.İyilik tanrısına destek olmak için sürekli olarak bir ateş yakılırdı. Bu ateşin yakıldığı yere ATEŞGEDE denirdi.
* İslam öncesi Türklerde Gök-Tanrı inancı hakimdi . Gök-tanrı inancı İslam dininin ALLAH inancı ile ortak özellikler taşıyordu .Bu ortak yön Türklerin İslam dinine girmelerini kolaylaştırmıştır.
* Çin'de BUDİZM adı verilen bir din hakimdi. Budizm dinden çok bir ahlaki felsefe niteliği taşıyordu.
* Japonların ŞİNTOİZM adı verilen bir de kendi dinleri vardı.
* Hindistan da HİNDUİZM dini egemendi.
2. İSLAMİYETİN DOĞUŞU VE YAYILIŞI
* Arabistan Asya kıtasının güney-batı ucunda yer alan büyük bir yarımadadır. Genellikle çöllerle kaplı bir alandır.
* İslam öncesi Arap yarımadasında siyasi bir birlik yoktu. Araplar kabilelerden meydana geliyordu.Bu kabileler arasında sürekli savaşlar, kan davaları vardı. Her kabilenin başında "Şeyh" veye "Emir" denilen kişiler vardı.
* Güney Araplar yerleşik hayat yaşaren ticaretle ve tarımla uğraşıyorlardı. Kuzey Araplar ise bedevi (göçebe)ydiler.
* İslam öncesi dönemde Arap yarımadasında kurulan önemli devletler şunlardır:
Güney Arabistan'da kurulan Devletler
Kuzey Arabistan'da kurulan Devletler
1. MAİN DEVLETİ
1. GASSANİLER
2. SEBE DEVLETİ
2. TEDMÜRLER
3. HİMYERİ DEVLETİ
3. NABATLILAR
Din ve İnanış :
* İslam öncesi Araplar putlara tapıyorlardı. Araplarca kutsal sayılan yüzlerce put vardı. Bütün bu putlar Mekke deki Kabe içerisinde yer alıyordu. ( Kabe İslam öncesi de Araplar tarafından kutsal kabul ediliyordu. ) Kabe bir rivayete göre Hz. İbrahim döneminden yapılmıştır. Kabe'de 360 tane put vardı ve en önemlileri Lat, Menat, Uzza ve Hubel'dir
* Puta tapıcılık yaygın olmakla Musevilik, Hiristiyanlık ve Hanif dinine inananlar da vardı
Sosyal ve Ekonomik Hayat :
* Halk göçebe ve yerleşik hayat yaşayanlar olmak üzere ikiye ayrılmakla birlikte tarım, ticaret ve hayvancılıkla uğraşmaktaydı
* Mekke şehri bütün kabileler tarafından kutsal kabul edilmişti. Her yıl Mekke şehrinde toplanır, panayırlar, eğlenceler yaparlardı. Böylece ticaretin canlı geçmesi sağlanırdı
* İslam öncesi Arap toplumunda kadının hiçbir değeri yoktu. Erkek birden fazla kadınla evlenebilirdi ve istediği zaman kadını boşayabilirdi. Bazen yeni doğan kız çocukları diri diri gömülürdü
* Arapların bu yaşayışlarından dolayı İslamiyet öncesine "Cahiliye Dönemi" denir
Yazı Dil ve Edebiyat :
* Araplar şiir alanında çok ileri gitmişlerdir
* Ukaz panayırlarında edebi yarışmalar yapmışlardır
HZ. MUHAMMED İN HAYATI
HZ. Muhammed 571 yılında Mekke şehrinde dünyaya geldi.Babasının adı ABDULLAH , annesinin adı AMİNE dir. Hz. Muhammed küçük yaşta önce babasını daha sonra da annesini kaybetti.Önce dedesi ABDÜLMUTTALİB, o da ölünce amcası EBU TALİB in yanında kaldı. Amcası ile beraber ticaretle uğraştı. Küçük yaşından itibaren çevresinde doğruluğu, güvenirliliği ile ün kazandı. Bu kişiliğinden dolayı kendisine "Muhammed'ül Emin" ünvanı verilmiştir.
HZ. Muhammed kendisi gibi ticaretle uğraşan Hz. Hatice ile evlenmiştir. HZ. Muhammed çevresindeki insanlar gibi putlara hiç ilgi duymuyor, sık sık HİRA dağına çıkıp yalnız kalıyordu. Yine böyle bir zamanda Hira mağrasında düşünceler içerisinde iken vahiy meleği Cebrail ilk vahyi getirdi.(Yaradan Rabbi!nin adı ile oku!-Alak Süresi). Bu şekilde Hz. Muhammed’in peygamberlik süreci başlamış oldu.
Hz. Muhammed’e ilk inananlar Hz.Hatice, Hz.Ali, Hz.Ebu Bekir, ve Hz. Zeyd oldu. Ancak yeni gelen din (İslam) Mekkeliler tarafından hiç hoş karşılanmadı. Çünkü İslam dini kendi dinleri putperestlik ile hiç benzeşmiyordu.
Atalarının dinine büyük bir bağlılık duyan Araplar Hz.Muhammed’ e ve yeni dine şiddetle karşı geldiler. Bu karşı gelme zamanla Müslümanlara karşı şiddete dönüştü. Baskı ve işkencelerden dolayı 615 yılında Müslümanlar önce Habeşistan’a baskılar artınca da 622 yılında Mekke’yi terk ederek Medine şehrine hicret (göç) ettiler. Hicret ‘ten sonra Medine İslamiyet’in merkezi durumuna geldi.
Arapların İslamiyet'e Karşı Çıkmasının Nedenleri
* İslamiyet’in sınıf farkı gözetmemesi kölelere de haklar tanıması
* İslamiyet’in tek tanrı inancını esas alması ve puta tapıcılığı reddetmesi
* Zengin Arapların ekonomik kaynaklarını kaybedeceklerini düşünmeleri
HİCRET’İN ÖNEMİ:
1. Hicret İslam’ın kurtuluşu oldu.
2. İslamiyetin yayılması için uygun bir ortam doğdu.
3. Medine‘de İslam Devleti kuruldu.
4. Hicret, Hz.Ömer döneminde takvim başlangıcı olarak kabul edildi. (Hicri takvim)
5. Mekke’den göç edenler (Muhacir) ile Medine’li Müslümanlar ( Ensar) kardeş ilan edildi.
6. İslam Devleti’nin ilk anayasası oluşturulmuş oldu.
BEDİR SAVAŞI (624)
Nedenleri:
1- Mekkelilere ait bir ticaret kervanı Müslümanların ele geçirmek ve bu şekilde Hicret esnasında Mekke’de bıraktıkları malların karşılığını almak istemeleri.
2- Müşriklerin Müslümanları yok etmek istemesi
Sonuçları:
1. Bedir savaşı Müslümanların kazandığı ilk askeri zaferdir.
2. Müslümanların kendilerine olan güvenleri artmıştır.
3. Ganimetlerin paylaşılması ve esirlerin serbest bırakılması uygulamalarıyla İslam Savaş Hukukunun temelleri atılmıştır.
4. Mekkeli esirlerden okuma-yazma bilenler 10 Müslüman ‘a okuma-yazma öğretme karşılığında serbest bırakıldılar.
5. Mekkelilere yardım eden bir grup Yahudi Medine'den çıkarıldı
UHUD SAVAŞI (625)
Nedenleri:
1. Mekkelilerin Bedir savaşının intikamını almak istekleri.
2. Mekkelilerin İslamiyeti ortadan kaldırmak istemeleri
3. Mekke'den çıkarılan Yahudilerin İslamiyeti ortadan kaldırmak istemeleri
Mekkelilerin Medine şehrine doğru gelmeleri üzerine iki taraf Uhud dağı eteklerinde karşı karşıya geldiler. Savaşın başlangıcında Müslümanlar üstün iken Peygamber tarafından görevlendirilen okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açmıştır.
Sonuçları:
1. Mekkeliler savaştan galip gelmelerine rağmen kesin bir sonuç elde edemediler.
2. Okçuların yerlerini terk etmeleri savaşın kaybedilmesine yol açmıştı. Bu durum Peygamberin emirlerine uymanın ne
kadar önemli olduğunu gösterdi.
3. Mekkelilerle anlaşma yaptığı öğrenilen bir grup Yahudi daha Medine'den çıkarıldı.
HENDEK SAVAŞI(627)
Nedenleri:
1. Uhud savaşından sonra Medine ‘den çıkarılan Yahudilerin Mekkelileri sürekli kışkırtmaları.
2. Mekkelilerin Müslümanlara kesin bir darbe vurma istekleri.
Kalabalık bir ordu ile harekete geçen Mekkelilere karşı Medine şehrinin savunulmasına karar verildi. Salman-ı Farisi adında bir İranlı Müslümanın önerisi ile şehrin etrafına hendekler kazıldı. Mekkeliler bu hendekleri aşamadılar ve geri döndüler.
Sonuçları:
1. Bu savaş Mekkelilerin Müslümanlar üzerine yaptıkları son saldırı olmuştur.Bundan sonra Müslümanlar saldırı, Mekkeliler savunma konumuna geçmiştir.
2. Medine çevresindeki bir çok Arap kabilesi Müslüman olmuştur.
3. Mekkelilerle işbirliği yapan bütün Yahudiler Medine'den çıkarıldı.
HUDEYBİYE BARIŞI(628)
628 yılında Müslümanlar Mekke’de bulunan Kabe’yi ziyaret etmek istediler. Mekkeliler bu durum karşısında tedirgin oldular ve ziyarete izin vermek istemediler. Bunu üzerine taraflar arasında Hudeybiye Antlaşması imzalandı.
1. Müslümanlar o yıl Kabe’yi ziyaret etmeyecekler,ertesi yıl ziyaret yapacaklar.
2. Her iki taraf istedikleri kabileler ile ittifak yapabilecekler. Ancak askeri yardım yapmayacaklardı.
3. Müslüman olan Mekkeli gençler ailesinin izni olmadan Medine’ye alınmayacak, Mekke’ye sığınanlar ise geri verilmeyecekti.
4. Barış on yıl süre ile geçerli olacaktı.
ÖNEMİ: Bu antlaşma ile Mekkeliler Müslümanları hukuken tanımış oldular.
HAYBER’İN FETHİ (629)
Medine'den çıkartılan ve Haybere yerleşen Yahudiler Müslümanlar aleyhine işler yapıyorlar ve İslam’ı kötülüyorlardı. Bunun üzerine buranın fethine karar verildi. Hayber kalesi Yahudilerden alındı. Bu müslümanların ilk fethettikleri yer olmuştur.
ÖNEMİ : Hayber’in fethi ile Şam ticaret yolunun kontrolü Müslümanların eline geçmiş ve güvenliği sağlanmıştır.
MUTE SAVAŞI (629)
Müslümanlar ile Bizanslılar arasında yapılan ilk savaştır. Çok kalabalık olan Bizans ordusu karşısında Müslümanlar bir sonuç elde edemediler.
MEKKE’NİN FETHİ (630)
Mekkelilerin Hudeybiye Barışını bozmaları üzerine Mekke’nin fethine karar verildi.Mekke şehri hiçbir karşı koyma görmeden kısa sürede ele geçirildi. Mekke’nin fethi ile Arap yarımadasının tamamı kısa sürede Müslümanların kontrolüne girdi.
HUNEYN SAVAŞI VE TAİF SEFERİ (630)
Mekke’nin fethinden sonra İslam’ı benimsemeyen Arap kabileleri Mekke’nin dışındaki Huneyn mevkiinde toplandılar. Müslümanlar ve Putperest Arap kabileleri arasında yapılna bu savaşı Müslümanlar kazandı ve ardından Ta’if şehri de kuşatıldı ancak alınamadı.Bir süre sonra Ta’if halkı kendi istekleri ile Müslüman oldular.
TEBÜK SEFERİ (631)
Bizans İmparatoru Heraklius’un büyük bir ordu ile Arabistan’a geldiği haberi üzerine Hz. Muhammed Tebük’ e doğru sefere çıktı. Ancak haberin doğru olmadığı anlaşıldı. Tebük Seferi Hz. Muhammed’in son seferi olmuştur.
HZ. MUHAMMED İN VEDA HACCI VE VEFATI
Hz.Muhammed son bir kez Mekke’de kalabalık bir Müslüman kitlesine VEDA HUTBESİNİ söyledi. 632 yılında Medine’de vefat etti. Hz.Muhammed vefat ettiği yere gömüldü. Medine şehrindeki peygamberimizin bu mezarına “Ravza-i Mutahhare” denir.
DÖRT HALİFE DÖNEMİ
Hz. Muhammed vefat edince Müslümanların başına sırası ile Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ,Hz. Osman ve Hz. Ali geçti. İşte bu döneme dört halife dönemi (Hulefa-i Raşidin ) denir.
1. HZ. EBU BEKİR DÖNEMİ (632-634)
a.Yalancı peygamberlerle mücadele edildi.
b.Kuran-ı Kerim kitap haline getirildi.
c.İlk kez Arap yarımadasının dışında fetihler yapılmaya başlandı.
Yermük Savaşı'nda Bizans ordusuyla savaşılmış ve Suriye'nin kapıları Müslümanlara açılmıştır
2. HZ. ÖMER DÖNEMİ (634-644)
Hz. Ebu Bekir ölmeden önce Hz. Ömer’in halife olmasını istemişti. O ‘nun ölümü ile Hz. Ömer ikinci halife oldu. Hz. Ömer döneminin önemli olayları şunlardır.
a. Bizans Devleti ile ECNADEYN SAVAŞI yapıldı ve Suriye ve Filistin fethedildi.
b. İran’da kurulu olan Sasani Devleti ile Kadisiye, Celula ve Nihavend savaşları yapıldı ve İran fethedildi.
c. Kuzey Afrika’da Mısır, Libya bölgesi fethedildi.
d. İslam Devleti doğuda Horasan, batıda Libya , kuzeyde Kafkasya’ya kadar genişledi.
e. İlk divan teşkilatı oluşturuldu.
f. Ülke büyük illere ayrıldı ve bunların başına valiler atandı
g. İlk adli teşkilat yapısı oluşturuldu. Valilerin yanına kadılar tayin edilmiştir
h. Fethedilen ülkelerde sürekli ordugahlar kuruldu.
ı. Hicri takvim kullanılmaya başlandı.
i. Madeni para (Bizans Parası) bastırıldı
3. HZ. OSMAN DÖNEMİ (644-656)
a. İslam orduları Ceyhun nehrini aşarak Türklerle mücadele ettiler.(Orta Asya'da Türgeş Türkleri, Kafkasya’da Hazar Türkleri ile)
b. Kuzey Afrika’nın fethine devam edildi .Tunus ele geçirildi.
c. İslam Devleti’nin ilk donanması Hz. Osman döneminde kuruldu.( Şam Valisi Muaviye tarafından)
d. Hz. Ebu Bekir döneminde kitap haline getirilen Kuran- ı Kerim İslam Devleti’nin sınırlarının genişlemesi ve Müslümanların sayısının artması ile zorunlu olarak çoğaltıldı.
Hz Osman Emevi kabilesine mensup birisiydi. Bu yüzden devletin önemli görevlerine hep Emevi kabilesinden olanlar getirildi.Bu durum diğer kabileler arasında huzursuzluğa yol açtı ve Hz. Osman bir suikast ile öldürüldü.
4. HZ. ALİ DÖNEMİ (656-661 )
Cemel Vak'ası (656)
Dört halife döneminin son halifesi olan Hz. Ali döneminde Müslümanlar arasında ikilikler çıkmaya başladı. Başta Şam valisi Muaviye, Hz. Ayşe ,Talha ve Zübeyr olmak üzere bir çok kişi Hz. Ali ‘nin halifeliğini kabul etmediler. İslam dünyası Hz. Ali taraftarları ve diğerleri olmak üzeere ikiye ayrıldı. Bu durum kaçınılmaz olarak savaşlara yol açtı. Müslümanlar arasında yapılna ilk savaş “Cemel Vak”ası (Deve olayı) denilen savaştır. Bu savaşta Hz. Ali taraftarları üstün geldi ve savaşı kazandılar. Hz Ayşe Medine’ye gönderildi.
Sıffın Savaşı ve Hakem Olayı (657)
Şam Valisi Muaviye ile Hz. Ali'nin halifeliğini tanımayımamıştır. Bunun üzerine Hz. Ali Muaviye'nin üzerine gitmiştir. İki taraf arasında “Sıffın Savaşı” yapıldı. Sıffın Savaşının kesin bir galibi olmayınca taraflar Hakeme başvurmak için karar aldılar. Sorun bir kez de tarafların hakemleri arasında görüşüldü. Tarafların hakemleri; sorunun ancak her iki tarafından halifelikten vazgeçmesi ile çözüleceği konusunda anlaştılar. Ancak Muaviye’nin hakemi bir hile yaparak Muaviye’yi halife ilan edince taraflar arasındaki sorun daha da büyüdü.
Not : Cemel Vak'ası, Sıffın Savaşı ve Hakem Olayı müslümanlar arasındaki ilk ayrılıkların çıkmasına neden olmuştur
İslam dünyasının bu duruma düşmesi bazı Müslümanların her iki tarafada düşman olmasına sebeb oldu. “Hariciler “ adında yeni bir grup daha çıktı.Haricilere göre Müslümanların bu duruma gelmesinde Hem Hz. Ali hem de Muaviye sorumlu idi. Her ikisi birden öldürülürse sorun çözülürdü.Hariciler bu düşüncelerini gerçekleştirmek için harekete geçtiler. Hz. Ali bir suikastla öldürüldü. Muaviye yaralanıp kurtuldu. Hz. Ali’ nin ölümü ile de dört halife dönemi bitmiş oldu.
Hz. Ali’nin ölümü ile Küfe halkı Hz. Ali ‘nin oğlu Hz. Hasan'ı halife ilan etmişti. Muaviye'nin Hz. Hasan üzerine gelmesi üzerine Hz. Hasan Müslümanlar arasında yeni bir savaşın olmasını istemediğinden Muaviye ‘ye bazı şartlar öne sürerek halifelikten çekildi. Buna göre Muaviye ölünce yerine Hz. Hasan’ın kardeşi Hz. Hüseyin halife olacaktı. Muaviye bu teklifi kabul etti.
EMEVİLER DÖNEMİ (661- 750 )
1. MUAVİYE DÖNEMİ
Muaviye İslam Devleti’nin başına halifesi oldu. Muaviye Emevi kabilesinden olduğu için Muaviye ve daha sonra kendi soyundan gelen halifeler dönemine Emeviler dönemi denir.
Muaviye döneminde bir taraftan iç karışıklıklar olurken diğer taraftan fetih hareketleri hızını kesmeden devam ediyordu. Rodos ve Girit adalarına seferler yapıldı. İstanbul ilk defa İslam donanması tarafından kuşatıldı. Ancak İstanbul ‘un kalın surları ve suda yanabilen grejuva ateşi nedeniyle İstanbul alınamadı.
*** Muaviye oğlu Yezid'i halife olarak belirledikten sonra halifelik Saltanata dönüşmüştür.
2. YEZİD DÖNEMİ
* Muaviye daha ölmeden oğlu Yezid’i halife ilan etti. Hz. Hasan ile yapmış olduğu antlaşmaya uymadı. Bunun üzerine Hz. Hüseyin harekete geçti. Küçük bir grupla Kufe şehrine doğru yola çıktı. Ancak Kerbela şehri yakınlarında Yezid’in ordusu tarafından kuşatıldı ,direnmesi üzerine etrafındakilerle beraber öldürüldü. Hz. Hüseyin’in öldürülmesi İslam Dünyasındaki ayrılıkları daha da arttırdı. Hz. Ali taraftarları ayrılarak Şii mezhebini kurdular.
Not: Kerbela olayı Müslümanlar arasında etkisi günümüze kadar devam eden kesin ayrılıkları ortaya çıkarmıştır
* İslam Devleti'nin sınırları Atlas Okyanusuna kadar genişledi
3. ABDÜLMELİK DÖNEMİ
Halife Abdülmelik iç karışıklıkları giderdikten sonra fetih hareketlerine devam etti.
Arapça resmi dil olarak ilan edildi.
İlk İslam parası bu dönemde bastırıldı.
4. VELİD DÖNEMİ
Halife Velid döneminde fetih hareketleri daha da hızlandı.İslam orduları bir taraftan Orta Asya’da fetihler yaparken diğer taraftan kuzey Afrika’nın fethi tamamlanmış
711 Kadisk Savaşı'nda İslam orduları Cebelitarik boğazını geçerek İspanya’ya girmiştir. Tarik Bin Ziyad komutasındaki İslam orduları kısa sürede İspanya’yı fethettiler.
Puvatya Savaşı: İspanya’yı fetheden İslam orduları Pirene Dağlarını aşarak Fransa ya girmeye başladılar. Bunu üzerine Arap-İslam ordusu ile Frank ordusu karşı karşıya geldi. İki taraf arasında yapılan Puvatya Savaşını Frank ordusu kazandı ve Müslüman Arapların Avrupa daki fetih hareketi durmuştu. Yenilen Müslüman Arap ordusu Fransa’dan geri çekildi ve İspanya da kaldı.
Yaklaşık 90 yıl süren Emevi hanedanı Horasanlı Ebu Müslim’in başlattığı bir ayaklanma sonucunda yıkıldı ve yerine Abbasi hanedanı kuruldu.
EMEVİLERİN YIKILIŞ SEBEBLERİ
1. Emevilerin Arap olmayan Müslümanlara değer vermemeleri, Arapları üstün görmeleri. (Arap olmayan Müslümanlara “Mevali” diyorlardı.)
2. Önemli görevlere Emevi ailesinden olanların getirilmesi ve bu durum sonucu oluşan Arap kabileleri arasındaki huzursuzluk.
3. Sıffın Savaşı, Hakem Olayı ve Kerbela Olayı ile ortaya çıkan Müslümanlar arasındaki ayrılıkların devam etmesi
4. Sınırların genişlemesi ve fetihlerin durması.
5. Hz. Ali taraftarlarının ( Şiiler ) çalışmaları.
6. Hz. Abbas’ın soyundan gelenlerin çalışmaları(Hz.Abbas peygamberimizin amcasıdır.)
EMEVİLER DÖNEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
1. Emeviler döneminde sınırlar doğuda Seyhun nehrine batıda Atlas okyanusuna , kuzeyde Pirene dağlarına ve Anadolu içlerine kadar genişlemişti.
2. Emeviler döneminde İslam kültür ve uygarlığının temelleri atıldı.
3. Emeviler devrinde halifelik babadan oğula geçmeye başladı ve halifelik bir saltanata dönüştü.
4. Türklerle Araplar arasında şiddetli mücadeleler yapıldı. ( Emevilerin Arapçılık politikası bunda etkili olmuştur.)
5. Ülke yönetimi eyaletlere bölünmüştür.
6. Düzenli Posta teşkilatı kuruldu
7. İlk defa bu dönemde Avrupa'da fetih hareketlerine girişildi
8. Kerbela Olayı sonucunda Müslümanlar kesin olarak iki gruba ayrıldı
9. İlk Arap parası bastırıldı
10.Emeviler milliyetçilik politikası güderek İslamiyetin yayılmasını yavaşlatmışlardır
11.Halifelerin güvenliğini sağlamak için muhafız teşkilatını kurmuşlardır
12.Arapça resmi dil ilan edilmiş ve Arapça uluslar arası bir nitelik kazanmıştır
ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ (756-1031)
* Emeviler hanedanı sona erince, Abbasilerin elinden kaçan Halife Hişam’ın torunu Abdurrahman Endülüs’e (İspanya’ya) gelerek burada Endülüs emevi Devleti’ni kurdu.
* Endülüs Emevi Devleti bulundukları coğrafya gereği toprak genişletme, fetih yapmaktan çok, bilim, kültür, sanat alanlarında çalışmalar yaptılar ve bu konularda oldukça ileri gittiler.
* Başkenti Kurtuba olan büyük bir bilim, kültür, sanat merkezi durumuna geldiler. Avrupa’dan birçok öğrenci Endülüs’e gelerek öğrenim yapıyorlardı.Avrupalılar birçok şeyi de Endülüs Emevilerinden öğrendiler. Avrupa kültür ve medeniyetinin oluşumunda Endülüs Emevileri’nin katkısı tartışılmaz bir gerçektir.
* III. Abdurrahman döneminde en güçlü zamanını yaşayan Endülüs Emevi Devleti iç karışıklıklar ve Hıristiyan İspanya krallıklarının baskıları sonucunda yıkıldı. Endülüs Emevileri’nin yerine birçok beylik kuruldu. Bunlar arasında en önemlisi Beni Ahmer Devletidir.
BENİ AHMER DEVLLETİ
* Endülüs Emevileri yıkılınca başkenti Gırnata olarak kurulan bir beyliktir. Bir bakıma Endülüs Emevileri nin devamı da sayılabilir. Başkenti Gırnata olduğu için bu devlete “Gırnata İslam Devleti” de denmektedir. Beni Ahmer Devleti döneminde de İspanya'da Müslümanlar yüksek bir kültür, sanat, bilim merkezi olmaya devam etmiştir.
* Kuzeydeki Hıristiyan krallıklar güçlenince Beni Ahmer Devleti daha fazla varlığını sürdüremedi ve yıkıldı. (1492) Yaklaşık 800 yıl süren İslam hakimiyeti bu şekilde sona ermiş oldu. İspanyollar işgal ettikleri yerde her şeyi yakıp yıktılar, Müslümanları ve Yahudileri öldürmeye başladılar.Osmanlı Devleti zor durumda kalan Müslüman ve Yahudilere yardım etti. Oruç Reis ve Hızır Reis komutasındaki gemiler İspanya da birçok Yahudi ve Müslümanı ölümden kurtardı.
ABBASİLER (750-1228 )
* Emevilerin yıkılması ile İslam Devletinde Abbasiler dönemi başlamış oldu.
* Halife Ebu Cafer El Mansur Bağdat şehrini kurarak devletin merkezini buraya taşıdı. ( Emeviler döneminde devletin merkezi Şam şehri idi.)
* Abbasiler en güçlü dönemini Halife Harun Reşid ve oğulları (Emin, Me’mun, Mutasım) döneminde yaşamıştır.
Harun Reşid’den sonra halife olan Me’mun döneminde Türklerin İslam devletindeki etkinliğide yavaş yavaş artmaya başladı. Türkler arasında İslam Dini hızla yayılmaya başladı.
Türkler Arasında İslamiyetin Yayılma Sebepleri
* Emevilerin aksine Abbasilerin Türklere hoşgörü ile yaklaşmaları
* Abbasilerin ayrımcılık yapmamaları
* Halife Mutasım döneminde Türklerin İslam Devletinde önemli görevlere gelmesi.
* Türklerden ordular oluşturulmaya başlanması. Türk ordusu için Bağdat yakınlarında Samerra şehri kurulmuştur
* Özellikle Talas savaşında Türklerin Araplara yardım etmesi ilişkilerin düzelmesi
* Abbasiler döneminde bilimsel alanda çalışmalar hızla devam etti. Eski Yunan, Süryani, Hint, İran gibi medeniyetlere ait eserler Arapça’ya tercüme edilerek, bu medeniyetlere ait birikimler İslam Medeniyetine geçti. Müslümanlar öğrendikleri bu bilgilere yenilerini ekleyerek daha da geliştirdiler.
* Halife Mutasım’ın ölümünden sonra Abbasi devleti giderek gücünü kaybetti, bir süre sonra da parçalandı. Abbasi halifelerinin valilere geniş yetkiler vermesi merkezi otoritenin bozulmasına ve toprakları üzerinde “Tavaif-i Mülk” adı verilen devletlerin kurulmnasına yol açmıştır. Abbasi Devleti’nin yerine kurulan bu devletlerin isimleri ve kuruldukları yerler şunlardır.
1. Tolunoğulları: Mısır
6. Tahiroğulları: İran, Horasan
2. İhşitler (Akşitler): Mısır
7. Saffariler: İran’ın Sistan bölgesi
3. İdrisoğulları: Fas
8. Samanoğulları: Horasan, Maverunnehir
4. Aglebiler: Tunus,Cezayir
9. Büveyhoğulları: İran
5. Fatimiler: Mısır
* Büyük Selçuklu Devleti döneminde Türk Hükümdarları Abbasi halifelerine sahip çıkmışlar ve özellikle Şii Büveyhoğullarına karşı korumuşlardı. Büyük Selçuklu Devleti yıkılınca Abbasilerde en önemli destekçilerini kaybettiler. 1258 yılında Moğol Hükümdarı Hülagu Han Bağdat’ı ele geçirip Abbasilere son verdi. Moğolların elinden kurtulan Abbasi ailesine mensup kişiler Mısır’a kaçtılar ve orada Memlukların egemenliğinde halifeliklerini devam ettirdiler. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim Mısır’ı alınca halifelik Türklere geçmiş oldu. Abbasi halifeliği de tamamen sona erdi.
* Yukarıdaki konulardan da anlaşıldığı gibi Emeviler döneminde çok kötü olan ve sürekli savaşlar yapılan Türk – Arap ilişkileri Abbasilerle birlikte düzelmeye başlamıştı. Abbasilerin Arapçılık politikası yapmamaları, Türklere değer vermeleri bunda büyük bir etken olmuştur.
Abbasiler Döneminin Genel Özelilikleri
* Başkent Şam'dan Bağdat'a taşınmıştır
* Arap milliyetçiliği politikası bırakılmış ve yerine İslamcılık politikası izlenmiştir
* Türkler Abbasilerin yönetiminde görev almışlar valilik ve ordu komutanlıklarına getirilmişlerdir.
* Türk askerleri ve aileleri için Bağdat yakınlarında Samarra şehri kurulmuştur.
* Abbasiler Emeviler kadar güçlü olamamışlar ve onların ulaştıkları sınırlara ulaşamamışlardır.
* Askeri amaçla Anadolu sınırlarına Avasım şehirleri kurmuşlar ve buralara Türkleri yerleştirmişlerdir.
* Bilimsel ve kültürel çalışmalara öncelik vererek Hellenistik döneme ait eserleri Arapçaya tercüme etmişlerdir.
* Milliyet farkı gözetmeyerek yönetimde Müslüman halka eşit davranmışlardır.
İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİ
İslam Medeniyeti'nin Oluşmasında Diğer Medeniyetlerin Etkisi
İslam kültür ve medeniyeti deyince bunu sadece Araplara veya diğer Müslümanlar ait bir kültür ve medeniyet olarak düşünmek yanlış olur. İslam medeniyeti içerisinde bir çok medeniyetin katkısı vardır. Fetihler yolu ile Müslümanlar, İran, Hint, Yunan, Helen, Mısır, Süryani, Bizans gibi köklü ve zengin medeniyetlerle karşılaşmışlardı Bütün bu medeniyetlerden birçok yeni kavram öğrenen Müslümanlar bunlara yenisini katarak daha güçlü bir medeniyetin oluşumunu sağladılar. Bütün bunlar bize İslam medeniyeti içerisinde birçok medeniyetin etkisi olduğunu göstermektedir. Türkler İslam medeniyetini bütün dünya da etkili ve uluslararası boyutta getirmişlerdir
İslam medeniyetinin başlıca unsurları şunlardır.
A. DEVLET YÖNETİMİ
* Hicret'ten sonra Hz. Muhammed İslam Devletinin başkanı olmuştu. Hz. Muhammed Vefat edince devlet başkanlığı görevini halifeler yapmıştır. Dört Halife döneminde halifeler seçimle belirlendiği için bu döneme Cumhuriyet Dönemi de denir. Muaviye ile birlikte halifelik Saltanat'a dönüşmüştür.
* İslam Devleti’nin devlet teşkilat yapısı ilk defa Hz. Ömer döneminde oluşturulmuştur. Hz. Ömer zamanında sınırların genişlemesiyle birlikte ülke illere ayrılmıştır. Emeviler döneminde sınırlar daha da genişlemiş ve be bu eyaletlerin başına valiler tayin edilmiştir
* Abbasilerle birlikte devlet yönetimine “Vezirlik, Divan” gibi teşkilatlar da eklenmiştir. Divanda devlet işleri görüşülüp karara varılıyordu.
* İlk devlet hazinesi olan Beytül Mal Hz. Ömer döneminde oluşturulan bir diğer teşkilat yapısıdır.
* İslam Devleti’nin ilk başkenti Medine idi. Hz.Ali döneminde Kufe başkent oldu. Emeviler döneminde Şam, Abbasiler döneminde Bağdat başkent oldu.
* İlk adli teşkilat yapısı yine Hz. Ömer döneminde oluşturulmuştur. Dini ve hukuki sorunlar mahkemelerde “Kadılar “ tarafından karara bağlanırdı. Dini ve hukuki sorunlar İslam fıkhına göre karara bağlanırdı.
B. ORDU
* İslam’ın ilk yıllarında düzenli bir ordu yoktu. Eli silah tutan herkez asker sayılırdı. İslam Devleti’nin büyümesi ile beraber düzenli bir orduya ihtiyaç duyuldu. İlk düzenli İslam ordusu da yine Hz. Ömer döneminde oluşturuldu. Ayrıca ülke güvenliğini sağlamak için Hz. Ömer döneminde sınır boylarında ordugahlar (ordu şehiri) kuruldu.Hz. Osman döneminde Şam valisi Muaviye tarafından İlk İslam donanması kuruldu.
* Emeviler döneminde halifenin güvenliğini sağlamak için Muhafız teşkilatı kurulmuştur
* Abbasilerle birlikte İslam Ordularında Türklerin etkinliği artmaya başladı. Zamanla bütün askeri işler Türklerin eline geçti. Türkler İslam dinine ilk önce askeri açıdan hizmet ettiler. Orduda Türklerin görev almasıyla birlikte Hassa orduları oluşturulmuş ve orduda "Onlu Sistem" uygulanmıştır. Sınır boylarında Avasım şehirleri kurulmuştur
C. SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT:
* İslamiyet bütün müslümanları eşit ve kardeş kabul etmiştir. Ancak Emeviler ve Abbasiler döneminde halk sınıflara ayrılmıştır
* Emeviler döneminde İslam Devletinde yaşayana halk dört ayrı sınıfa ayrılmıştı. Bunlar:
a. Müslüman Araplar
b. Arap olmayan Müslümanlar
c. Müslüman olmayanlar (Gayr-i Müslimler, Hıristiyanlar, Yahudiler)
d. Köleler
* Abbasilerle birlikte bu sınıflaşma üçe inmiş, Müslümanlar arasındaki ayrım ortadan kalkmıştır.
* İslam Devleti’nin devlet hazinesine ‘ Beytül Mal ‘ deniyordu. Beytül Mal’ın başlıca gelir kaynakları şunlardı.
a. Öşür: Müslümanlardan alınan onda bir toprak vergisine denir.
b. Haraç ve Cizye : Müslüman olmayanlardan alınan toprak vergisine haraç , sağlıklı gayri müslim erkeklerden askerlik karşılığı alınan vergiye de cizye deniyordu.
c. Zekat ve sadaka: Müslümanlar zekat ve sadakayı devlete veriyordu.Bu zekat ve sadaka ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyordu.
d. Ganimet : Savaşlarda elde edilen ganimetin beşte biri devlet hazinesine aitti.
e. Diğer gelirler : Vergi, gümrük,maden,tuz vb....
İslam Devletin de ilk para Emevi halifesi Addulmelik döneminde basılmıştı. Altın paraya dinar , gümüş paraya dirhem
deniyordu.
Ç. YAZI DİL VE EDEBİYAT
Sami dil gurubundan olan Arapça oldukça zengin bir dildi. İslam dininin yayılması ve yapılan fetihler sonucunda Arapça, bütün İslam dünyasının ortak bir dili haline geldi. Arapça’nın ortak bir dil durumuna gelmesinde, Arapça’nın Kuran dili olması ve ibadetlerin Arapça olarak yapılmasının büyük bir önemi vardı. Emevi halifesi Abdulmelik zamanında Arapça devletin resmi dili haline getirildi. Zamanla Arapça daha da gelişerek bilim ve edebiyat dili haline geldi. Arap olmayan Müslümanlar da bilimsel eserlerini Arapça olarak yazmaya başladılar. Okullarda Arapça eğitim yaygınlaştı. Türklerde Arapça'dan oldukça fazla etkilenmişlerdir. İslam dinine girişle birlikte Arap alfabesi kabul edilmiş, Arapça dan birçok kelime Türkçe’ye girmiştir.
İslam öncesinde Araplarda yazılı bir edebiyat yoktu. Şiir ve güzel söz söyleme (Belegat) sanatları gelişmişti. Bu durum daha sonra da devam etmiştir. Arap edebiyatının gelişmesinde Peygamberimizin hayatını anlatan (siyer) ve savaşlarını anlatan (megazi) adlı eserlerin büyük önemi vardır.
D. EĞİTİM-ÖĞRETİM
İslam dini eğitime, bilgiye çok büyük önem veriyordu. Kuran’ın ilk ayetinin “oku” olması, ve diğer pek çok ayet ve peygamberimizin hadisleri bu konuyu açıkça göstermektedir. Eğitim-öğretim alanında en büyük gelişme Abbasiler döneminde oldu. Camiler eğitim-öğretim çalışmalarında yetersiz kalınca bunların yanına okullar açılmaya başlandı. Halife Me’mun zamanında Bağdat’ta (Beyt'ül-Hikme) adında ilk yüksek öğrenim kurumu açıldı. X. yüzyılda ilk medreseler açılmaya başlandı. İslam dünyasında ilk büyük medreseyi Türkler kurdu. Alparslan’ın veziri Nizam'ül- Mülk tarafından Bağdat kurulan bu medreseye kurucusundan dolayı “Nizamiye Medresesi” adı verilmiştir. Nizamiye medreseleri örnek alınarak İslam Dünyasının birçok yerinde yeni medreseler açılmıştır.
E. SANAT
İslam Dinini yaymak için yapılan fetihler aynı zamanda İslam sanatının gelişmesini de sağlamıştır. Çünkü fethedilen ülkelerdeki sanat anlayışı İslam sanatını da etkiliyordu. Bunun sonucunda farklı sanat anlayışlarından oluşan yeni ve daha gelişmiş bir İslam sanatı ortaya çıkmış oldu.
İslam sanatında en büyük gelişme mimari alanda olmuştur. İslam Devleti’nin her yerine camiler, medreseler, köprüler, hanlar, kervansaraylar yapılmıştır. Mimari eserlerde kubbe ve kemer kavramları Türklerden Araplara geçti ve eserlerde kullanılmaya başlandı. Camilerde mihrap, minare ve şadırvan gibi yapılar ilk olarak Emeviler zamanında kullanılmaya başlanmıştır.
İslam sanatında gelişen belli başlı sanat dalları şunlardır:
1. Mimari 2. Minyatür 3. Hat ( Güzel yazı ) 4. Çinicilik 5. Oymacılık
F. BİLİM
İslam Dünyasında bilimsel alanda ilk gelişmeler Emevilerle birlikte başladı. Bu dönemde İran, Hint, Süryani, Yunan dillerinden birçok eser Arapça’ya tercüme edildi. Tercüme faaliyetleri Abbasiler döneminde daha yoğunlaştı. Tercüme faaliyetleri sonucunda eski medeniyetlere ait önemli bilgiler İslam Dünyasına giriyor ve Müslüman bilginler bu bilgilere kendi bilgilerini de katarak yeni ve daha gelişmiş bir bilim ortaya çıkarıyorlardı. İslam Dünyasından bilimsel faaliyet konusunda Endülüs Emevileri bir hayli öne çıkmışlar ve başı çekmişlerdir. Başta Bağdat ve Kurtuba şehirleri olmak üzere İslam Dünyasının birçok yerinde kütüphaneler ve medreseler (üniversite) açılmıştı. 8. Yüzyıl ile 12. yüzyıllar arasında dünyada bilimsel faaliyet alanında İslam dünyası bir numara olma özelliği taşımıştır. Avrupalılar kendi medeniyetlerini Müslümanlardan öğrendikleri sayesinde kurmuşlardır. Avrupa da meydana gelen Rönesans ve Reform hareketlerinde İslam medeniyetinin büyük bir atkısı vardır.
İslam kültür ve medeniyetinde bilimler iki genel gruba ayrılmıştı. Bunlar:
1. İslami Bilimler
a. Tefsir:Kuran ayetlerini açıklayan ve yorumlayan bilim dalıdır. Kuran’ı açıklayan kişilere de (Müfessir) denir. Tefsir alanında ortaya konan başlıca önemli bilim adamları şunlar
1. Taberi 2. Zemahşeri3. İbn’ül Arabi 4. Fahruddin Razi 5. İbn-i Kesir
b. Kıraat: Kuran-ı Kerim’in doğru okunması öğreten ve açıklayan bilim dalıdır.
c. Fıkıh: İslam Hukukuna denir. İslam hukuk bilginlerine de (fakih) denir. Fakihlerin verdikleri kararlara da (Fetva) denir. Mahkemelerde görülen davalar, devlet işleri hep fetvalara göre uygulanırdı. Fıkıh alanında önemli çalışmalar yapan başlıca önemli fakihler şunlardır:
1. Ebu Hanife 2. İmam Malik 3. İmam Şafii 4. İbn-i Hanbel
d. Kelam: İman ve inanç esaslarını delileri ile birlikte açıklayan bilim dalıdır. Kelam konusunda en önemli isimler İmam El Gazali ve İbnül Arabi ‘dir.
e. Hadis : Peygamberimizin sözlerini, kaynakları ile beraber ortaya sunan bilim dalıdır.Hadis bilimi peygamberimize ait sözleri kaynaklarına inerek araştırır,toplar ,yanlış ve doğruları birbirinden ayırmak için çalışır.Hadis Müslümanların Kuran-ı Kerim’den sonra başvurdukları ikinci önemli kaynaktır.Hadis bilimi konusunda çalışmlar yapan başlıca bilginler şunlardır.
1. İmam Buhari 2. İmam Tirmizi 3. İmam Müslim 4. Malik bin Enes
2. Akli ( pozitif ) Bilimler
Tıp,matematik,astronomi,kimya,felsefe tarih,coğrafya gibi bilim dallarına denir. Müslümanlar özellikle halife Harun Reşid ve Memun döneminde tercüme faaliyetleri sayesinde birçok bilgiyi öğrenmişler ve bu bilgileri geliştirmişlerdi. Bu dönemde İslam Dünyası Bilim alanında oldukça ileri gitmiş ve her alanda birçok bilim adamı yetişmiştir. Akli bilimlerde yetişen başlıca önemli bilim adamları şunlardır:
1. Tıp:Ebu Bekir er-Razi , İbn-i Sina
2. Matematik: Harezmi , İbn-i Cemşid, Biruni , Ömer Hayyam.
3. Kimya: Cebir bin Hayyan, El-Maksidi
4. Felsefe : Farabi, El- Kindi.
5. Astronomi : El- Battani, Ali Kuşçu.
6. Tarih : Mesudi, Taberi, İbn-i Haldun.
7. Coğrafya : İbn-i Batuta, İbn-i Havkal.
TÜRK DÜNYASI- 1
1.Türklerin İslam Dinine Girmeleri
Hz. Osman döneminde başlayan Türk-Arap ilişkileri özellikle Emeviler döneminde olumsuz bir yön izliyordu. Emevilerin Arapçılık politikaları bunda çok etkili oluyordu. Emeviler döneminde İslamiyet Türkler arasında fazla yayılmıyordu. Abbasilerle birlikte Türk-Arap ilişkileri düzelmeye başladı. Halife Me’mun ve Mutasim döneminde başlayan bu olumlu gelişme sonucunda, Türkler arasında İslam dini hızlı yayılmaya başladı. Türkler kitleler halinde İslam Dinine girmeye başladılar. Özellikle 751 yılında yapılan Talas savaşı bu olumlu gelişmede önemli bir etkiye sahiptir.
Talas Savaşı (751)
Nedeni : Çin'in Doğu Türkistan'ı ele geçirmek istemesi sonucu Araplar ve Çin karşı karşıya gelmiştir
Türklerin yardımıyla Araplar savaşı kazanmıştır
Sonuçları :
* Türklerle Müslüman Araplar arasındaki savaşlar sona ermiştir
* Orta Asya Çin egemenliğine girmekten kurtulmuştur
* İslamiyet, Türkler arasında yayılmaya başlamıştır. (İslamiyeti kabul eden ilk Türk boyu Karluklar'dır)
* Türkler Abbasi Devleti'nin hizmetine girerrek görev yapmaya başlamışlardır
* Türklerle Müslümanlar arasında ekonomik ve kültürel ilişkiler artarak devam etmiştir
* Talas Savaşı Türk-İslam tarihinan başlangıcı olmuştur
* Kağıt Çin dışında da üretilmeye başlamıştır
Türklerin İslam Dinine hızla girmelerinde eski Türk dininde yer alan Gök-Tanrı inancı, cennet-cehennem kavramları, kurban kesme, cihat düşüncesi gibi benzer olguların olması etkili olmuştur. İlk Müslüman olan Karluk, Yağma ve Çiğil Türklerini daha sonra Oğuz Türkleri takip etmiş, Oğuz Türklerinin İslam dinine girişleri ile Türklerin İslam Dünyasındaki etkinlikleri artmaya başlamıştır. (Oğuz Türkleri İslam dinine girdikten sonra Türkmen adını almışlardır.)
2.Türklerin İslam Dinine Hizmetleri
a. İslamiyet daha geniş bir alana yayıldı.
b. Türkler İslam Dünyasının koruyuculuğunu samimi bir şekilde üstlendiler. ( Bizans ve haçlı saldırılarına karşı )
c. İslam medeniyetinin gelişip yaygınlaşmasında etkili oldular. ( İslam Medeniyetinin gelişiminde Türk bilim adamlarının da önemli bir rolü vardır. İbn-i Sina, Biruni, Harezmi, Farabi Vb..)
d. İslamiyetin yayılmasında da etkili oldular ve İslamiyeti geniş bölgelere yaydılar. (Pakistan, Hindistan, Afganistan, Balkanlar)
e. Halifeliği koruyarak devam etmesini sağladılar.
f. Dağınık haldeki müslümanları bir araya getirmişler ve İslam Dünyasında siyasal birliği sağlamışlardır
Görüldüğü gibi Türkler İslam Dinine girişle birlikte başta askeri olmak üzere kültür ,sanat ve bilim alanında çok büyük katkılarda bulunmuşlardır. İslam Medeniyetinin dünya çapında etki göstermesinde en büyük pay Türklere aittir.
NOT 1 : İslamiyet Türklerin milli karakterlerini korumalarını sağlamıştır. Hıristiyan ya da Budist olan Türkler zamanla benliklerini kaybettikleri halde, Müslüman Türkler , Türk olma özelliğini korumuşlardır. ( Hatta Türk ve İslam kelimeleri ayrılmaz bir bütün olarak kabul edilmiştir. Müslüman Türkler, Müslüman olmayan Türkleri, Türk olarak kabul etmemişlerdir.)
NOT 2 : Müslüman Türklerin kurduğu ilk devlet Tolunoğulları,
İslamiyeti sonradan resmi din olarak kabul eden ilk Türk Devletleri de İdil ( Volga ) Bulgarları ve Karahanlılardır.
TÜRK – İSLAM DEVLETLERİ
1. TOLUNOĞULLARI (868-905)
Mısır’da kurulan ilk Müslüman-Türk Devletidir. Kurucusu Tolunoğlu Ahmet ‘tir.
Tolunoğulları'nın Özellikleri
* Türkler tarafından Mısır'da kurulan ilk Türk-İslam Devleti'dir.
* Mısır bayındır hale getirilmiş ve ülke han, hamam, cami gibi sosyal tesislerle donatılmıştır
* Nil nehrinin akışını düzenleyici önlemler alınmış bentler ve su kanalları yapılmıştır.
* Çoğunluğu Türklerden oluşan ordu ve donanma kurmuşlardır.
* Abbasiler tarafından yıkılmışlardır.
2. İHŞİDİLER (AKŞİTLER) (935-969)
* Mısır’da kurulan ikinci Müslüman – Türk Devletidir. Kurucusu Muhammed bin Toğaç'dır. Halife kendisine "el-ihşid" ünvanını vermiştir. Bu yüzden İhşidler olarak bilinirler.
* Fatımiler tarafından yıkılmışlardır
NOT:Her iki devlette yöneticileri ve askerleri Türk olmasına karşın halkı Arap olan devletlerdir. Bu yüzden uzun süre yaşamamışlardır.
3. KARAHANLILAR (840 – 1212)
* İlk Müslüman-Türk Devletidir. Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri tarafından kurulmuştur. Kurucusu Bilge Kül Kadir Han’dır.
* Karahanlılar hükümdarları Satuk Buğra Han zamanında İslam dinini benimsemişlerdir.
* Karahanlılar en güçlü dönemlerini Yusuf Kadir Han zamanında yaşamıştır.
* Türk-İslam kültür ve medeniyetinin temellerini atmış ve bu alanda ilk yazılı eserleri vermişlerdir.
* İslamiyet'i kabul etmelerine rağmen Türk kültürünü de yaşatmışlardır
* Karahanlı Devleti daha sonra batı ve doğu olmak üzere ikiye ayrılmış, Doğu Karahanlılara Karahitaylar, Batı Karahanlılara da Harzemşahlar son vermiştir.
NOT 1 : Karahanlı Devletine bu ismin verilme nedeni, hükümdar ünvanları arasında kara (kuvvetli) sıfatına çok rastlanmasıdır.
NOT 2 : Karahanlı Devleti Türklerin yoğunlukta olduğu bir coğrafyada ( Türkistan=Orta Asya ) kurulduğu için, Türk dili ve Türk Kültürüne büyük önem vermiş; Karahanlılar döneminde Türk dili ve Türk kültürü açısından çok önemli eserler yazılmıştır.
4. GAZNELİLER (963- 1187)
Bugünkü Pakistan, Hindistan, Afganistan bölgesinde kurulmuş bir Türk Devletidir. Kurucusu Alp Tigin’dir. Alp Tigin başlangıçta Samanoğuları Devleti’nin bir komutanı iken Samanoğulları ile arası açılınca bir grup Türk askeri ile Gazne şehrine gelmiş ve burada Gazneliler Devletini kurmuştur.
Ganzeliler Sebük Tigin zamanında güçlendiler. Sebük Tigin’den sonra hükümdar olan Gazneli Mahmut (Sultan Mahmut) zamanında Gazneliler Devleti en güçlü dönemini yaşadı .Sultan Mahmut Hindistan üzerine onyedi defa sefer yaptı. Sultan Mahmut’un Hindistan ile bu kadar çok ilgilenmesinin sebebi, İslam Dinini bu ülkeye yaymak ve bu ülkenin zenginliklerini ele geçirmekti.
Sultan Mahmut’un ölümünden sonra Devletin başına Sultan Mesut geçti. Sultan Mesut zamanında Selçuklu-Gazneli mücadelesi artamaya başladı. İki Türk Devleti 1040 yılında Dandanakan savaşında karşı karşıya geldiler. Dandanakan savaşını Büyük Selçuklu Devleti kazandı. Bu savaşta yenilen Gazneliler bir daha kendilerini toparlayamadılar.1187 yılında Gurlular tarafından yıkıldılar.(Gurlular Afganistan’ın yerli halkıdır.)
NOT 1 : Tarihte Sultan ünvanını ilk kullanan Türk hükümdarı Sultan Mahmut olmuştur.
NOT 2 : Gazneli Devleti kurulduğu bölgede Türklerin yoğunluğu fazla değildi. Bu devlette Türkler daha çok yönetim ve askeri alanda ağırlıklarını hissettirmişlerdir. Halkın büyük bir bölümü Türk değildi. Bu durum devletin çabuk yıkılmasında önemli rol oynamıştır.
NOT 3 : Bugünkü Pakistan’ın oluşumunda ve Hindistan’da İslamiyetin yayılmasında en büyük pay Gazneli Devleti'ne aittir.
NOT 4 : Çok uluslu bir yapıları olması nedeniyle milli birlik ve beraberlik kurulamamıştır
5.BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ
OĞUZLAR ( TÜRKMENLER ) :Büyük Selçuklu Devleti’ni kuranlar Oğuz Türkleridir. Türklerin en büyük boyu olan Oğuzlar, Türk tarihinde çok büyük rol almış birçok devletin kurucusu olmuşlardır.
( Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti , Harzemşahlar , Karakoyunlular, Akkoyunlular, Anadolu Beylikleri, Osmanlı Devleti, Türkiye Cumhuriyeti Oğuz Türkleri tarafından kurulmuş Türk Devletleridir. )
Oğuz Türkleri OĞUZ KAĞAN DESTANI na dayanarak 24 ayrı kola ayrılır.Bu destana göre Oğuzlar, Oğuz Kağan ın altı oğlundan türemişlerdir.
Oniki Üçok oniki Bozok olmak üzere toplam yirmidört Oğuz Boyu vardır. Büyük Selçuklu Devleti’ni kuranlar Oğuz Türklerinin Üçok koluna mensup olan “KINIK” lar tarafından kurulmuştur.
NOT: Osmanlı Devleti’ni kuranlar da Oğuz Türklerinden “KAYI” boyudur.
Tarihte Uz, Guz,Tork gibi isimler alan Oğuzlar İslam Dinine girdikten sonra “Türkmen “ adını almışlardır. Oğuz kelimesi boylar demektir. Başlangıçta Selenga ırmağı civarında yaşayan Oğuzlar, Göktürk Devletinin yıkılmasından sonra batıya göç ederek Aral gölü ve Hazar denizi arasındaki topraklara yerleşmişlerdir. Oğuz Türkleri bu bölgede Oğuz Yabgu Devletini kurmuşlardır. Oğuz Yabgu Devletinin komutanlarından olan Selçuk Bey Hükümdarla arası açılınca kendisini destekleyen askerleri ile ayrılarak Cent şehrine geldi. Zamanla birçok Türk Boyu Selçuk Bey’in yönetimi altına girmişti Bu şekilde Büyük Selçuklu Devleti’nin temelleri atılmış oldu.
Selçuk Bey ölünce yerine Arslan Bey geçti. Ancak Gazneli Mahmut Arslan Bey’i esir alınca yerine yeğenleri olan Tuğrul ve Çağrı Beyler geçti.
TUĞRUL VE ÇAĞRI BEYLER DÖNEMİ (1025-1063)
Arslan Yabgu'nun tutsak edilmesi üzerine yerine yeğenleri olan Tuğrul ve Çağrı Beyler geçti.Gazneli hükümdarı Selçukluların
Horasan'a yerleşmesine izin vermediği için Selçukluların üzerine ordu göndermiştir. Bu orduyu mağlub ederek Nişabur'u alan
Tuğrul Bey burada adına hutbe okutmuştur.Ancak tarihçiler Selçukluların kuruluşu için 1040 Dandanakan Savaşını kabul eder.
Dandanakan Savaşı (1040)
Horasan'ın bütük bir kısmının Selçukluların eline geçmesi üzerine Sultan Mesud Selçukluların üzerine geldi. Dandanakan
denilen yerde yapılan savaşı Selçuklular kazandı.
Savaşın Sonuçları
* Büyük Selçuklu Devleti resmen kurulmuştur
* Selçukluların İslam Dünyasındaki itibarı ve etkisi artmıştır.
* Gazneliler Devleti yıkılış sürecine girmiştir.
Pasinler Savaşı (1048)
Büyük Selçuklu Devleti kurulmadan önce yeni yurt bulmak amacıyla Çağrı Bey 1018'de küçük bir kuvvetle Anadolu'ya gelmiş ve
buranın Türkler için yeni bir yurt olabileceği anlaşılmıştır. Bu fetih hareketleri sonucunda, Bizanslılar ve Selçuklular Pasinler
Ovasında karşı karşıya gelmiş ve Selçuklular galip gelmiştir. (1048)
Savaşın Önemi ve Sonuçları
* Selçukluların Anadolu'nun fethi için yaptığı ilk seferdir.
* Bizans'la ilk defa savaşılmış ve ilk zafer kazanılmıştır. Bizanslılar yapmış oldukları anlaşmayla da Selçukluları resmen tanıdılar
Bağdat Seferi
Abbasi halifesinin gücü azalmış, Şii Büveyhoğullarının baskısı altına girmişti. Zor durumda kalan Abbasi halifesi Tuğrul Bey’den yardım istedi. Bunun üzerine Tuğrul Bey 1055 ve 1057 yıllarında yaptığı iki seferle Bağdat'a girerek halifeyi Büveyhoğullarından kurtardı. Abbasi halifesi Tuğrul Bey'e "Doğunun ve Batının Sultanı" ünvanını verdi. Böylece Abbasi halifeleri Büyük Selçuklu Devleti’nin koruması altına girmiş ve İslam Dünyasında siyasi ve askeri güç tamamen Türklerin eline geçmiş oldu. Abbasi halifeleri sadece dini oteritenin temsilcisi olarak kaldı.
ALPARSLAN DÖNEMİ (1064-1072)
Tuğrul Bey ölünce yerine Çağrı Bey’in oğlu olan Alparslan geçti. Sultan Alparslan döneminin en önemli olayı Malazgirt savaşıdır.
Malazgirt Savaşı (1071)
Savaşın Nedenleri
* Selçukluların, Anadolu'ya yerleşmek amacıyla Bizans şehirlerini bir bir alması
* Selçukluların, Oğuzları, Anadolu'ya yerleştirmek istemesi ve Oğuzların Anadolu'ya sık sık akınlar yapması
Türklerin Anadolu'ya akınları giderek şiddetlenince Bizans İmparatoru Romanos Diogenes büyük bir ordu ile harekete geçti. Bu sırada Alparslan Mısır üzerine sefer hazırlıklarına başlamıştı. Bizans ordusunun Doğu Anadolu’ya doğru harekete geçtiğini duyan Alparslan ordusu ile hemen Doğu Anadolu’ya yöneldi. İki taraf 1071 yılında Malazgirt’te karşı karşıya geldiler. Malazgirt savaşını Türk ordusu kazandı.
NOT : Malazgirt Savaşında Bizans'ta paralı asker olarak çalışan Peçenekler Selçuklu tarafına geçmiştir.
Savaşın Sonuçları
* Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır.
* Anadolu Türklerin yeni yurdu olarak kabul edilmiştir.
* 1071 tarihi, Türkiye tarihinin de başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
* İslam Dünyası üzerindeki Bizans tehlikesi son buldu.
* İlk Anadolu Beylikleri ve Anadolu Selçuklu Devleti kurulmuştur.
* Malazgirt Savaşından sonra Anadolu'daki Türk akınlarını durduramayan Bizans’ın kışkırtmaları sonucu Haçlı Seferleri başladı.
Melikşah Dönemi (1072-1092)
* Babası Alparslan'ın öldürülmesi üzerine tahta geçmiştir.
* Selçukluların sınırlarının en fazla genişlediği ve en parlak döneminin yaşandığı zaman Melikşah dönemidir.
* Büyük Selçukluların sınırları; doğuda Seyhun ırmağı, batıda Akdeniz, Ege ve Marmara Denizi, kuzeyde Kafkas dağları, güneyde
Mısır ve Basra Körfezine kadar ulaşmıştır.
* Melikşah döneminin en önemli iç olayı, Hasan Sabbah’ın siyasi amaçları için başlatmış olduğu Batınilik hareketidir.
Batınilik : Kuran Ayetlerini kendilerine göre yorumlayan ve her ayetin gizli bir manası olduğunu ileri süren yeni bir mezhep oluşturma hareketidir. Bu hareketin başı Hasan Sabbah, Kendisine Alamut Kalesini kendisine üs yapmıştır.
* Babası Alparslan döneminde vezir olan Nizamül-Mülk, Melikşah döneminde de bu görevine devam etti.
Nizamül-Mülk : Büyük selçuklu Devleti tarihinde önemli bir role sahip olan devlet adamıdır. Batınilik hareketine karşı çok iyi mücadele yapmıştır. Ülkenin birçok yerinde medreseler yaptırmıştır. Bu medreselere Nizamiye medreseleri denir.
*** Melikşah'ın ölümünden sonra oğulları Mahmud, Berkyaruk ve Mehmed Tapar arasında taht kavgaları yaşanmıştır.
Sencer Dönemi (1118-1157)
* Büyük Selçukluların son büyük hükümdarı olarak kabul edilir.
* Devleti çöküntüden kurtarmak için çalışmalar yapmış kısmen başarılı olmuştur
* 1141'de Karahıtaylarla yaptığı Katvan Savaşı'nı kaybetmiş ve Selçuklular yıkılma sürecine girmiştir.
* Sultan Sencer’in ölümüyle de Büyük Selçuklu Devleti parçalandı.
Büyük Selçuklu Devletinin yıkılma sebebleri şunlardır:
* "Ülke hanedan üyelerinin ortak malıdır" anlayışının taht kavgalarına neden olması.
* Sultan’ın erkek çocuklarını (Melik) yetiştiren Atabeylerin gittikleri eyaletlerde bağımsızlıklarını ilan etmeleri.
* Batinilerin çalışmaları.
* Oğuzların devletle aralarının açılması.
* Abbasi halifelerinin Selçuklu etkinliğinden kurtulmak için yaptığı çalışmalar
* Şii Fatimilerin çalışmaları.
* Haçlı seferlerinin olumsuz etkileri
* Doğudan gelen Karahıtay saldırıları ve Katvan Savaşı'nın etkileri
Bütün bu sebebler yüzünden parçalanan Büyük Selçuklu Devleti üzerinde birçok yeni devlet kuruldu. Bunlar:
1. Horasan Selçukluları
2. Irak Selçukluları
3. Kirman Selçukluları.
4. Suriye Selçukluları.
5. Anadolu Selçukluları.
ATABEYLİKLER: Sultan’ın erkek çocuklarını (Melik) yetiştiren bilgili, tecrübeli devlet adamlarına Atabey denir. Atabeyler gittikleri eyaletlerde merkezi otoritenin zayıflamasından yararlanarak bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kendilerine bağlı küçük atabeylikler kurdular. Bunların en önemlileri şunlardır :
1. Musul ve Halep Atabeyliği.
4. Azerbaycan Atabeyliği.
2. Erbil Atabeyliği.
5. Fars Atabeyliği
3. Şam Atabeyliği.
Büyük Selçuklu Devletinin Türk Tarihindeki Önemi
* Anadolu’yu fethedip Anadolu’nun Türkleşmesini sağladılar.
* Haçlı saldırılarına karşı İslam Dünyasını korudular.
* İslam Kültür ve Medeniyetinin gelişmesine katkıda bulundular.
* Halifeliği koruyarak devam etmesini sağladılar.
HARZEMŞAHLAR (1097- 1231 )
Aral gölünün güneyindeki bölgeye Harezm denir. Bu bölgeyi idare eden kişilere de Harzemşah adı verilir. Harzemşahlar
Selçuklu Sultanı Melikşah'ın komutanlarından Kutbeddin Mehmet'in torunu İl-Arslan tarafından kuruldu. Harzemşahlar Sultan Alaeddin Muhammed döneminde en geniş sınırlarına ulaştı. Moğollarla yapılan savaşı kaybedilince Harzemşahlar Devleti yıkıldı ve Harzemşahlar batıya yönelerek Doğu Anadolu’ya geldiler. (1220) Celaleddin Harzemşah Tebriz merkezli olarak Harzemşah Devleti'ni ikinci kez kurdu. Bu sıralarda Anadolu ‘da Anadolu Selçuklu Devleti vardı. İki ülke bu bölgede hakimiyet mücadelesine girişti. Harzemşahlar ile Anadolu Selçuklu Devleti arasında yapılan Yassıçemen Savaşı'nı Anadolu Selçuklu Devleti kazandı. Celaleddin Harzemşah’ın bir süre sonra ölümü ile bu devlet yıkıldı.
NOT: Harzemşahlar onaltı büyük Türk Devleti arasında yer almaktadır.
EYYUBİLER ( 1174 – 1250 )
Musul Atabeyi Nureddin Zengi Mısır'ı ele geçirmek için Mısır'a bir ordu göndermişitir. Bu ordunun başında Şir-kuh ve yeğeni Selahaddin Eyyubi bulunmaktaydı. Önce Şir-kuh sonra da Selahaddin Eyyubi Mısır'a vezir olmuştur. Musul Atabeyi Nureddin Zengi ölünce Selahaddin Eyyubi Fatimiler'i ortadan kaldırmış ve kendi adına devlet kurmuştur.
Selahaddin Eyyubi kısa sürede Suriye, Lübnan ve Hicaz'ı kontrolüne aldığı gibi Hıttın Savaşı'yla (1187) haçlıları yenerek Kudüs'teki Latin Krallığını yıkmıştır. Bunun üzerine haçlılar Kudüs'ü geri almak için Eyyubiler üzerine III. Haçlı Seferini düzenlemişlerdir. Selahaddin Eyyubi’nin bu büyük ünü Haçlılarla olan bu mücadelesine dayanmaktadır. Selahaddin
Eyyubi’nin ölümü ile ülke parçalandı. Ordu komutanlarından Aybey Mısır ‘da idareyi ele geçirdi ve Memluklar Devletini kurdu.
MEMLUKLAR ( 1250 - 1517 )
* Eyyubi Devletini Türk komutanlarından biri de Aybey’di. Eyyubi Devleti parçalanınca Aybey Mısır’da Memluklu Devletini kurdu. Memluklar hem haçlılarla hem de Moğollarla başarılı savaşlar yaptılar.
* Anadolu Selçuklu Devleti'ni Kösedağ Savaşı'nda kendilerine bağlayan Moğollar Abbasilere de son vermişlerdi. Bu durumda Abbasi Halifesi de Memluklulara sığınmış ve Abbasi Halifesi Memluk devleti'nin himayesinde yaşamını sürdürmüştür.
* Moğol saldırılarının Memluklular üzerine de devam etmesi üzerine Memluklularla moğollar arasında Ayn-Calut Savaşı (1260) yapılmıştır. Moğollar bu savaşta ağır bir yenilgi almış ve Moğol ilerleyişi durdurulmuştur.
* Fatih zamanında Memluk Devleti ile Osmanlı Devletinin arası açıldı. Yavuz Sultan Selim Memluklerle ( Mercidabık-1516 ve Ridaniye - 1517 ) savaşlarını yaparak bu devlete son verdi.
* Mısır ve Suriye bölgesini ele geçiren Osmanlı Devleti aynı zamanda Memlüklerin kontrolünde olan Abbasi halifeliğine de
son verdiler ve halifelik Osmanlı Devletine yani Türklere geçmiş oldu. Aynı zamanda Mısır’da bulunana kutsal emanetler
İstanbul’a getirildi.
TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET
1.DEVLET YÖNETİMİ
* Türkler Müslüman olduktan sonra da devlet yönetimi ile ilgili geleneklerine devam ettiler. Devlet hanedan ailesinin ortak malı sayılıyordu. Ülkenin hükümdar ailesinin ortak malı sayıldığı düşüncesi bütün Türk Devletlerinde kabul görmüş ortak bir düşünce idi. Bu anlayış taht kavgalarına ve Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmalarına neden olmuştur.
* İslamiyet öncesi Türk Devletlerinde hükümdarlara devleti yönetme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanırlardı (Kut Anlayışı) İslamiyetin kabulünden sonra ise hükümdarlar halifeden onay almışlardır.
* Türk-İslam hükümdarlarının hakimiyet sembolleri vardır. Bunlar: hutbe okuma, para bastırma, tuğra, unvan, arma, çetr, sancak, otağ, nevbet, mühür ve tuğ gibi alametlerdir.
* Karahanlı Devleti kurulduğu coğrafya itibari ile Türk Devlet anlayışını aynen sürdüren bir devletti. "İkili Devlet Teşkilatını" aynen sürdürmüşlerdir. Hükümdarlar da “Kara, Kadir, İlig, Han, Hakan” ünvanlarını kullanılıyordu. Sultan ünvanını ilk kullanan Türk Hükümdarı Gazneli Mahmut ( Sultan Mahmut ) olmuştur.
* Devlet işleri Büyük Divan denilen yerde görüşülüp karara bağlanırdı. Divanın alt kademeleri vardı. Her alt kademede ayrı bir iş görülürdü. Ülkeler kolay yönetim için eyaletlere ayrılmıştı. Eyaletlerde melikler görev yapardı.
* Moğol hükümdarlarına “Kağan denirdi. Devlet işerinin görüşüldüğü ve karara bağlandığı yere de “Kurultay” adı verilirdi. Ordu komutanlarına ise “noyan” adı verilirdi.
* Tulunoğulları ve Akşitler'de naiblik ve haciblik müesseseleri vardı
Hacib : Devlet adamlarıyla halkın görüşmesini sağlayan kişidir
Naib : Hükümdarın tahtta bulunmadığı veye hükümdarın çocukluğunda devlet yönetimini üstlenen kişidir
* Hükümdarın büyük yardımcısı sıfatında idari, mali ve siyasi yetkileri olan vezir vardı
* Türk-İslam devletlerin ülke çeşitli bölge ve eyaletlere ayrılmıştı. Eyaletlerin başına "Melik" ünvanıyla şehzadeler vali olarak verilirdi, eğer şehzade küçük yaşta ise yanına "Atabey" verilirdi
2.ADALET İŞLERİ
Türk-İslam Devletlerinde hukuk, Şeri ve Örfi olmak üzere ikiye ayrılırdı.
Şeri hukuk : Din ile ilgili davalara (ölüm, miras, boşanma…) bakardı. Şeri hukuk ile ilgili davalara “kadı” bakardı.
Örfi hukuk : Düzeni bozanların ve kanunlara uymayanların davalarına bakardı. Davalara bakan yüksek bir mahkeme vardı.
Not : Ordu içindeki anlaşmazlıklara “kadıasker” (kazasker) bakardı.
3. ORDU
Türk Devletlerinde ordu sürekli olarak önemini korumuş bir kurumdu. Türk Devlet anlayışında ve Türk Milleti’nin kültüründe ordu kavramı her zaman için büyük önem taşımıştır.İslam öncesinde olduğu gibi , İslam sonrası da Türk Devletleri ‘nde ordu büyük önem taşımaya devam etti.
Karahanlı Devleti’nde ordu çeşitli Türk boylarından oluşuyordu. (Karahanlı Devleti kuruluş itibari ile tamamen Türk özelliği taşıyan bir devlettir.)
Gazneliler Devleti’nde ise durum biraz daha farklı idi. Gazneliler Devleti’nin kuruluş itibari ile çok milletli bir yapıya sahipti. Bu durum orduda da kendini göstermişti. Gazneli ordusu birçok milletten oluşuyordu.
Büyük Selçuklu Devleti’nde Türk ordusu çok daha gelişmiş ve büyümüştür. Selçuklu ordusu şu bölümlerden oluşmaktaydı
a. Gulaman-ı Saray (Saray Muhafızları) : Hassa Ordusu içersinden seçilen ve doğrudan hükümdara bağlı olan askeri birlikti
b. Hassa Askerleri : Küçük yaşta esir edilen veya para ile satın alınan kişilerden oluşurdu. Yetenekli olanlar saraya alınıdı
c. Melik ve Vali askerleri (Eyalet Askerleri): Melikler ve valiler savaş zamanı emrindeki askerlerle Sultan’ın ordusuna katılırdı.
d. Bağlı Devlet ve Beyliklerin Askerleri: Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı devlet ve beylikler de savaşa zamanı Büyük Selçuklu Devleti’ne asker verirlerdi.( Ermeni ve Gürcü krallıkları gibi)
e. Türkmen Kuvvetleri : Göçebe olarak yaşayan Türkmenler savaş ortamına her an hazır bulunurlar ve gönüllü olarak Sultan’ın ordusuna katılırlardı.
f. Sipahiler : İkta (toprak sahibi) olanların, gelirlerinin bir bölümü ile beslemek zorunda oldukları askerleridir. Buna göre ülke toprakları vergi gelirlerine göre bölümlere ayrılırdı . bu bölümlere ‘ İkta’ denirdi. Bu toprakları işleyen çiftçiler, devlete vermeleri gereken vergiyi “Sipahi”ye verirlerdi. Sipahi de gelirinin bir bölümü ile atlı asker yetiştirirdi. Bu sisteme Osmanlı Devleti döneminde “Tımar “adı verilmiştir.
NOT : “İkta “ sistemi ilk defa Büyük Selçuklu Devleti Veziri olan “ Nizamül- Mülk “ tarafından uygulanmıştır.
4. DİN VE İNANIŞ
Türkler İslam dinine girdikten sonra bu dinin liderliğini üstlenmişlerdi .İslam dinini geniş alanlara yaymak için fetih hareketlerine girişmişler ve Türkler sayesinde İslam dini çok geniş alanlara yayılmış ve bir dünya dini haline gelmiştir. Bugün, Pakistan, Hindistan, Afganistan, Balkanlar gibi coğrafyalarda İslam dininin yayılması Türkler sayesinde olmuştur. Türkler İslamiyeti Bizans ve Haçlılara karşı korumuşlardır.
Türkler arasında Sufilik ( Tasavvuf ) anlayışı da oldukça gelişmiştir. Sufilik hareketi sonucunda birçok tarikat ortaya çıkmıştır. Bunların başlıcaları ; Kadirilik, Kübrevilik, Yesevilik, Ekberilik tir. Bunlardan Yeseviliğin kurucusu bir Türk –İslam alimi olan Hoca Ahmet Yesevi ‘dir. Hoca Ahmet Yesevi İslam Dini nin Türkistan’da ( Orta Asya ) yayılmasında çok önemli bir role sahiptir. Bugün dahi Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi, bütün Türk boyları tarafından kutsal kabul edilmektedir.
5. EKONOMİK HAYAT
Türk –İslam Devletlerinde ekonomik hayat Büyük Selçuklu Devleti zamanında büyük bir gelişme gösterdi. Ticaret yolları üzerine “Hanlar” ve “ kervansaraylar” inşa edildi.
Türk –İslam Devletlerinde ülke toprakları yönetim bakımından dört ayrı bölüme ayrılmıştı. Bunlar;
a.Has Toprakları : Vergi gelirleri Sultan’a ait topraklardır.
b. İkta Toprakları : Gelirleri, Hizmet ve maaş karşılığı olarak kumandanlara, askerlere ve devlet adamlarına bırakılan topraklarıdır. ( İkta sahibi olan devlet adamı veya komutan belirli sayıda devlete asker yetiştirmek zorundaydı. )
c. Mülk Toprakları : Kişilere ait topraklardır. Sahibi toprağı istediği gibi kullanma hakkına sahiptir.
e.Vakıf Toprakları :Okul, hastane gibi sosyal kurumların ihtiyaçlarını karşılamak için devletin bu kurumlara verdiği topraklardır.
Timur Devleti zamanında Tarım ve ticaretle uğraşanlardan alınan vergiye “tamga” adı verilmiştir.
6. DİL VE EDEBİYAT
* Karahanlı Devleti’nde resmi dil Türkçe idi. Resmi yazılar Uygur alfabesi ile yazılıyordu. Karahanlı Devleti’nin bu milli kimliği sayesinde bu dönemde Türk kültürü oldukça gelişmiş ve Türk kültürü açısından çok önemli olan birçok eser yazılmıştır. Bu dönemlerde Türk kültür tarihi için önem taşıyan belli başlı eserler şunlardır.
a. Divan-ı Lügat-it Türk –Kaşgarlı Mahmut : Türkçe ‘nin zengin bir dil olfuğunu göstermek ve Araplara Türkçe öğretmek amaci ile yazılmış bir eserdir.
b. Yusuf Has Hacip – Kutadgu Bilig : Türkçe yazılmış ilk siyasetnamedir.
c. Divan-ı Hikmet- Hoca Ahmet Yesevi
d. Edip Ahmet – Atabet’ül Hakayık
* Gaznelilerde halk ve ordu dili Türkçe iken resmi dil Arapça'dır. Bu dönemin en önemli eseri Fidevsi'nin Şehname adlı eseridir
* Büyük Selçuklu Devleti’nde ise bilim dili Arapça iken resmi dil olarak ta Farsça kullanılıyordu. Halk ise Türkçe konuşuyordu
Vezir Nizam'ül-Mülk'ün yazdığı Siyasetname dönemin önemili eseridir.
* Timur Devleti döneminin en ünlü yazar ve şairi “Ali Şir Nevai”dir. Ali Şir Nevai , Türkçe’nin Farsça dan üstün bir dil olduğunu göstermek amacı ile “Muhakemat el Lugateyn “ adlı bir eser yazmıştır.
7. BİLİM
Karahanlılar döneminde Türkistan’da bulunan Semerkant, Buhara, Kaşgar gibi şehirler öenmli bilim ve sanat merkezleri olmuştu. Büyük Selçuklu Devleti döneminde açılan Nizamül- Mülk medreseleri de İslam medeniyetinde büyük öneme sahiptir.
Türk- İslam Devletlerinde yetişen önemli bilim adamlarından bazıları şunlardır;
a. Farabi- Felsefe c. İbn-i Sina –Tıp e. Uluğ Bey- Astronomi
b. Biruni – Matematik d. Barani- Trigonometri f. Ali Kuşcu- Astronomi
8. SANAT
Türk –İslam Devletlerinde gelişen başlıca sanat dalları, çinicilik, minyatür, süsleme, hat ve mimaridir.
TÜRK DÜNYASI- II
1. MOĞOLLAR
Orta Asya ‘nın doğusunda Türklerle komşu olarak yaşayan Moğollar, Türklerden ayrı bir millettir. Ancak aynı coğrafyada yaşamaları gereği aralarında uzun dönem siyasi, ticari, kültürel ilişkiler olmuştur. Bu ilişkiler sonucunda Türkler ve Moğollar birbirlerinin kültürlerini etkilemiş ve benzer noktalar oluşmuştur.Moğollar tarih sahnesine ilk defa asıl adı Temuçin olan Cengizhan döneminde ortaya çıkmıştır.
Otrar Olayı (1218) : Harzemşahlarla Moğollar sınır olunca aralarında iyi ilişkiler ve ticari faaliyetler gerçekleşmeye başlamıştı. Ancak Cengiz Han'ın göndermiş olduğu 450 kişilik ticari heyeti Harzemşahların Otrar Valisi İnalcık tarafından alıkonulmuş, malları yağmalanmıştır. Bunun üzerine Cengiz Han vali İnalcık'ı istemiş olumsuz yanıt alınca da Batı'ya sefere çıkmıştır. Böylece Moğol istilası başlamıştır
Moğol İstilası'nın Sonuçları :
* Birçok şehir yakılıp yıkılmıştır
* Moğol istilasından kaçan birçok Türkmen boyu Anadolu'ya yerleşerek Anadolu'nun Türkleşmesinde etkili olmuştur.
* Birçok sanatkar, din adamı ve bilim adamı Anadolu'ya gelmiş ve Anadolu kültür ve medeniyetine katkı sağlamıştır
* Birçok Türk devleti, moğol hakimiyetine girmiş ve Türkler tek bir bayrak altında toplanmıştır.
Kısa sürede çok geniş sınırlara ulaşan Cengizhan’ın ölmeden önce devletini dört oğlu arasında apaylaştırmıştır. Bunlar:
A. ALTINORDU - (ALTINORDA) DEVLETİ :
Cengizhan’ın torunu Batuhan tarafından Karadeniz’in kuzeyinde kurulmuştur. Başkenti Saray şehri olan bu devletin sınırları Aral Gölü'nden Macaristan içlerine kadar uzanıyordu.Bu devlet Berkehan zamanında İslamiyeti kabul etmiş ve zamanla Türkleşmiştir.
NOT 1: İslamiyeti kabul eden Moğollar zamanla Türkleşme özelliği gösterirken, İslam dinine girmeyen Moğollar kendi milli özelliklerini korumuşlardır. Müslüman olan Moğollar yoğun Müslüman –Türk nüfusu içerisinde zamanla erimişlerdir.
NOT 2: Moğolların kurmuş oldukları devletler tek başına Moğol karakteristiği oluşturmamakta, bu devletler üzerinde Türk etkisi de gözükmektedir. Moğol Devletlerinde Türk etkisinin bulunmasında, bu devletler içerisindeki yoğun Türk nüfusunun yanında, Moğollara göre daha gelişmiş olan Türk Devlet geleneği ve Türk kültürünün de büyük etkisi vardır.
Altınordu Devleti Toktamış Han zamanında Timur Devleti ile savaşmış ve Timur Altınordu Devleti ni yenmiştir. Timur’la yapılan bu savaş ülkeyi zor durumda bırakmış ve parçalanma sürecine girmiştir. Altınordu Devleti parçalanınca ortaya değişik isimlerde hanlıklar ortaya çıktı. Ancak tek başlarına güçlü birer devlet olamayan bu hanlıklar birer birer Ruslar tarafından ortadan kaldırıldı ve Karadenizin kuzeyinde Rus egemenliği başladı.
NOT 3: Timur’un Altınordu Devleti’ni yenmesi Türk tarihi açısında büyük önem taşır. Bu savaşla gücünü kaybeden Altınordu Devleti parçalanmış bu durum en çok Rusların işine yaramıştır. Yani Timur Rusların güçlenerek güneye inmelerine ve Türk dünyasının başına bela olmasına neden oldu. Bilindiği gibi Timur bir başka Türk Devleti olan Osmanlı Devleti ile de savaşmış ve bu devleti de yenerek, Türklerin Avrupa da ilerlemesini geçici olarak durdurmuştur.
Altınordu Devleti’nin parçalanması ile ortaya çıkan hanlıklar şunlardır.
a. Kırım Hanlığı
b. Kazan Hanlığı
c.Kasım Hanlığı d. Ejderhan Hanlığı e. Küçüm Hanlığı f.Nogay Hanlığı
B. İLHANLILAR
Bu devlet Cengizhan’ın torunu Hulagu han tarafından İran ‘da kuruldu.Daha sonra Azerbaycan’ı ve Irak’ı ele geçirerek sınırlarını genişlettiler.1258'de Abbasi Devletine son verdiler. Ancak Memlukler İlhanlıları iki kez mağlup etmeyi başardı ve Moğol ilerleyişini durdurdu. İlhanlılar Gazan Mahmut Han zamanında İslamiyeti kabul ettiler. İslam dinine giren İlhanlılar zamanla Türkleşmeye başladılar. XIV. Yüzyılda yıkılan bu devlet üzerinde Celayirler Devleti kuruldu.
NOT : İlhanlılar yıkılıncaya kadar Anadolu'yu egemenlikleri altında tutumuşlar Selçukluların ve beyliklerin ülkede biriktirdikleri
serveti yağmaladılar. İlhanlı-Moğol egemenliği Türkiye Selçukulularının sağladığı huzur ve güven ortamını yok etmiştir.
C. ÇAĞATAYLILAR
Cengizhan’ın oğlu Çağatay Han tarafından kuruldu. Kısa sürede orta Asya nın büyük bölümünü ele geçirdiler. İslamiyeti kabul eden Çağataylılar da hızla Türkleştiler. Çağatay Türkçesi, Moğolca’nın yerini aldı. Çağatay devletinde emirlik yapan Timur, bu devletin zayıf durumunda yararlanarak kısa sürede Çağatay Devleti’nin yönetimini ele geçirdi (1369). Çağatay devleti Timur Devleti haline dönüştü.
D. KUBİLAY HANLIĞI
Cengizhan’ın ölümünden sonra Cengiz Han'ın torunu Kubilay Han tarafından Çin bölgesinde kurulmuştur. Kubilay Han'dan sonra devlet zayıflamış ve 1368 yılında Çinliler topyekün bir mücadele sonucu Moğolları Çin dışına çıkarmayı başarmışlardır. Çin'de kalan Moğolar ise Çin nüfusunun yoğunluğu nedeniyle zamanla Çinlileşmişlerdir.
2. TİMUR DEVLETİ
Çağatay Hanlığı yönetimini ele geçiren Timur, kendi adına devleti yeniden kurdu. Ancak kendisi Cengizhan soyundan gelmediği için Çağatay Hanları soyundan gelen kişilerin hakan yaptı. Ancak esas güç yine de Timur’un elindeydi.
NOT : Türk Devlet geleneğine göre devletin başına geçecek kişi kesinlikle hükümdar ailesi soyundan gelmelidir. Aksi halde halk tarafından yöneticiliği kabul görmez, itaat edilmezdi. Bu gelenek Timur’un yukarıda bahsi geçtiği gibi davranmasında rol oynamıştır.
Timur 1391 ve 1395 yıllarında Altınordu Hanlığı üzerine iki sefer düzenlemiş ve bu devletin parçalanmasına neden olmuştur.
Böylece Rusların güçlenerek güneye inmelerine zemin hazırlanmıştır.
Timur kısa sürede devletin sınırlarını genişletti. İran, Irak ve Doğu Anadolu'yu ele geçirdi. Timur Devleti'nin güçlenmesi ve batıya doğru genişlemesi, Anadolu'da kurulmuş olan Osmanlı Devleti ile hakimiyet mücadelesine yol açtı. İki Türk Devleti arasında 1402 yılında yapılan Ankara savaşını Timur kazandı. Bu savaş ile Osmanlı Devleti geçici olarak durakladı ve Fetret Devrine girdi. Anadolu Türk birliği bozuldu, Balkanlarda Türk ilerleyişi durdu
Timurlulardan Sonra Siyasi Gelişmeler
1- Karadeniz'in Kuzeyindeki Gelişmeler
Kırım Hanlığı (1441-1784)
Kırım Hanlığı, Altın Orda Devleti'nin yıkılmasından sonra kurulan hanlıkların en önemlisidir. Bu hanlığın kurucusu Hacı Giray'dır.
Kırım Hanlığı Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlıya bağlandı. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla bağımsız olan Kırım
Hanlığı 1784'de Ruslara bağlandı.
Ejderhan (Astarhan) Hanlığı (1466-1557)
İtil Nehrinin Hazar Denizi'ne döküldüğü yerin yakınlarındaki Astarhan şehri ve çevresinde kurulmuştur. 1557'de Ruslara katıldı
Kırım Hanlığı (1441-1784)
Bugünkü Tataristan ve Başkurdistan toprakları üzerinde kurulmuştur. Uzun yıllar Moskova Knezliğini denetimleri altında tutmuşlardır.
1552'de Ruslar tarafından ortadan kaldırılmışlardır. Bu hanlığı yıkılşı ile Ruslar Türk hanlıklarının üzerine daha kolay yürümüşlerdir.
Kasım Hanlığı (1445-1645)
Kasım Han tarfından Kasım Şehri merkez olarak kurulmuştur. Rusların etkisi altında yaşamış ve son dönemlerinde Rulaştırılmışlardır.
Küçüm (Sibirya) Hanlığı (?-1628)
Altın Orda'nın parçalanmasından sonra Batı Sibirya'da kurulmuştur. En önemli hükümdarı Küçüm Han'dır. Rusları Sibirya'dan
çıkarmış ancak ölümünden sonra Ruslar bütün Sibirya'yı ele geçirmişlerdir.
Nogay Hanlığı (XVI. - XVIII. Yüzyıllar)
Altın Orda'nın komutanlarından Nogay tarafından kurulmuştur. Halkının çoğu Kıpçak Türklerinden oluşmaktadır.
2-Türkistan, Hindistan ve İran'daki Gelişmeler
a) Şeybaniler (1428-1598)
Altınordu Devleti’nin kurucusu Batuhan’ın kardeşi Şeyban’ın soyundan gelen Ebulhayr Han tarafından kurulmuştur. Ebulhayr Özbeklerin başına geçmiş ve ondan sonraki hükümdarlar döneminde Maveraünnehir'e egemen olmuşlardır. Safevilerin Özbekleri yenmesi üzerine bu hanlık parçalanmıştır.
b) Safeviler (1502-1736)
Akkoyunlu Devleti'ni yıkarak Tebriz şehrini ele geçiren Şah İsmail İran'da Safevi Devletini kurdu. Kısa sürede devletin sınırlarını genişleten Şah İsmail Doğu Anadolu üzerinde hakimiyet kurmak isteyince Osmanlı Devleti ile arası açılmış ve iki devlet karşı karşıya gelmiştir. 1514 yılında yapılan Çaldıran savaşını Osmanlı Devleti kazandı. 1639 yılında iki ülke arasında yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşmasından sonra iki devlet arasında ciddi bir savaş olmadı. Safevi Devleti 18. yy.' da Avşar Türk boyu tarafından yıkıldı.
NOT 1 : Safevi Devleti İran coğrafyasında kurulmasından dolayı Fars kimliği etkisi altında kalmıştır. Özellikle Şii mezhebini benimsemeleri, Sünni İslam anlayışındaki Osmanlı Devleti ile Şii Safevi Devleti'ni karşı karşıya getirmiştir. Safevilerin, Osmanlılarla yaptığı mücadele Osmanlıların Avrupa'daki ilerlemelerini olumsuz yönde etkilemiştir.
NOT 2 : İran 20. yüzyılın başlarına kadar Türk soyundan gelen hanedanlar tarafından yönetilmiştir. Bugünde İran nüfusunun yaklaşık %40 ı nı Türkler oluşturmaktadır. İran Türkleri Türk dünyası içinde önemli bir konuma sahiptir.
c) Babürlüler
Timur hanedanı soyundan gelen Babür Şah tarafından, bugünkü Afganistan, Pakistan ve Hindistan coğrafyasında kurulan bir devlettir. Bu devlet en güçlü dönemini Şah Cihan zamanında yaşamıştır. Babür Devleti 17. yüzyıla kadar devam etti. 1858 yılında Hindistan da egemenlik kuran İngilizler Babür Devletine son verdi.
NOT 1: Babür Devleti onaltı büyük Türk Devleti arasına girmektedir.
NOT 2: Babür Şah aynı zamanda edebi yönü ile de tanınan bir devlet adamıdır. Babürname adlı Türkçe yazılmış bir eseri mevcuttur
NOT 3: Dünya mimarisinin en güzel örneklerinden birisi olan Taç Mahal Türbesi Babürlülere aittir.
d) Özbek Hanlıkları
Orta Asya yaşayan Özbek Türkleri XV. yüzyılda Harzem bölgesinde güçlü bir devlet (Şeybaniler Devleti) kurmuşlardı. Ancak bu Şeybaniler Devleti, Safeviler tarafından yıkılınca Şeybaniler üç ayrı hanlığa ayrılmıştır. Bunlar:
a. Hive Hanlığı : Safevilerin eline geçen Harizm ülkesindeki Özbek halkı isyan ederek bağımsızlığına kavuşmuş ve Hive Hanlığı
kurulmuştur. Daha sonra 1783'te Rus egemenliğini kabul etmiştir.
b. Buhara Hanlığı : Özbek Hanlığı'nın (Şeybaniler) yıkılmasından sonra kurulmuştur. Önce İran sonra Rus egemenliğine girmiştir.
c. Hokand Hanlığı : 1710'da Fergana'da kurulmuştur. Önce Çin sonra da Rus egemenliğine girmiştir.
e) Kazak Hanlığı
Bazı Özbek ve Kırgız boylarının, Kazak Türklerine katılmasıyla Kasım Han önderliğinde Kazak Hanlığı kurulmuştur. Kazaklar ülkeyi
üç cüz (yüz) olarak ayırdılar.
Bunlar; a. Ulu (büyük) cüz
b. Orta cüz
c. Küçük cüz
Ülkenin cüzlere ayrılması parçalanmayı da beraberinde getirdi. Cüz Hanları arasında rekabet başladı. Her üç Kazak cüzüde ayrı ayrı devletler kurdular. Ancak Ruslar Orta Asya'ya yayılınca üç Kazak cüzünü de kendi egemenliklerine bağladılar. Kazaklar 1991 yılında Sovyetler Birliği ‘nin yıkılması ile bağımsızlıklarına kavuştular. Kazakistan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri içerisinde en geniş sınırlara sahip olan Cumhuriyettir.
f) Sayan - Altay Türkleri ve Kırgızlar
* Altay ve sayan bölgeleri en eski Türk yurtlarıdır. Buralarda Saka (Yakut), Tuva, Hakas ve Altay Türkleri yaşamaktaydı
Bilindiği gibi Sakalar MÖ. VII. Yüzyılda devlet kurmuşlardı. Ancak bu devlet yıkılınca Sakalar önce Baykal Gölünün kuzeyine sonra da
Kuzey Buz Denizi kıyılarına gelmişlerdir. 1632 tarihinde Rus egemenliğine giren Sakalara, Ruslar Yakut adını vermişlerdir.
Sayan ve Altan bölgesindeki diğer Türkler ise (Tuva, Hakas ve Altay Türkleri) aynı bölgede yaşamlarını sürdürmektedirler.
* Kırgızlar ise 840 yılında Uygurlara son vererek Ötüken merkezine egemen olmuşlardı. Ancak Kırgızlar önce Moğol, daha sonra Kalmuk ve 19. yüzyılda da Rusların egemenliği altına girmişler ve Tanrı dağlarının batısına yerleşmişlerdir. 1991 yılında Sovyetler Birliği ‘nin yıkılması ile bağımsızlıklarına kavuştular. Ülkemize en uzak ve toprakları en küçük Türk Cumhuriyetidir.
NOT: Manas Destanı Kırgız Türklerine ait dünyaca ünlü bir destandır.
g) Türkmenler ( Oğuzlar ) - (Yaka Türkmenleri)
Oğuz Türkleri XI. Yüzyılda Büyük Selçuklu Devletini kurmuş ve Selçukluların fethettikleri yerlere Türkmenler (Oğuzlar) yerleşmeye başlamıştı. Göç etmeyen Türkmenler ise Harezm bölgesine, bugünkü Türkmenistan ve Horasan'da yaşamaya devam ettiler. Buradaki Türkmenlere Yaka Türkmenleri denilmiştir. Sırasıyla Selçuklu, Harizmşah, Moğol, Çağatay, Timur ve Safevilerin egemenliğinde yaşayan Türkmenler 1860-1884 yılları arasında bağımsız bir Türk Devleti olarak varlığını sürdürdü. Ancak bu durum fazla uzun sürmedi. Bütün Türk Dünyasını işgal eden Ruslar Türkmenleri de kendi egemenliğine bağladı. Diğer Türk Cumhuriyetleri gibi 1991 yılında Sovyetler Birliği ‘nin yıkılması ile bağımsızlığını kazandı.
NOT: Türkiye Türkleri ve Türkmenistan Türkleri aynı kökenden yani Oğuz Türklerinden gelmektedir.
h) Doğu Türkistan (Kaşgar Hanlığı) (?-1877)
Çağatay Devleti nin sınırları içerisinde yer alan Doğu Türkistan bölgesi, XVII. Yüzyılda Kaşgar, Yarkent ve Aksu gibi küçük hanlıklara ayrıldı. Bu durumu fırsat bilen Çinliler, Doğu Türkistan bölgesini işgal etmeye başladılar. 1877 yılında da Doğu Türkistan Çin egemenliği altına girdi. Bölge de yaşayan Türkler sık sık ayaklansa da bağımsızlıklarını kazanamadılar.
NOT 1 : Doğu Türkistan günümüzde de Çin işgali altındadır.
NOT 2 : Doğu Türkistan da çoğunlukla Uygur Türkleri yaşamaktadır.
ı) Azerbaycan Hanlıkları
Azerbaycan bölgesi X. Yüzyılda Büyük Selçuklu Devleti nin egemenliğine girdi. Daha sonra bu bölgeye, Harzemşahlar, Moğollar, İlhanlılar, Timur Devleti, Karakoyunlar, Akkoyunlar, Safeviler ve Osmanlı Devleti hakim oldu. Ancak Ruslar ve İranlılar birlikte hareket ederek Azerbaycan’daki Osmanlı egemenliğine son verdiler. Daha sonrada Azerbaycan kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrıldı. (1828 Türkmençay Antlaşması ile İran ve Rusya Azerbaycan’ı paylaştılar ) Kuzey Azerbaycan’a Ruslar, güney Azerbaycan‘a İran hakim oldu. 1991 yılında diğer Türk Cumhuriyetleri gibi Azerbaycan da bağımsızlığını kazandı.
NOT 1 : Güney Azerbaycan günümüzde İran işgali altında olup bağımsızlığını kazanamamıştır.
NOT 2 : Azerbaycan Türkiye’ye en yakın Türk Cumhuriyetidir.Azerbaycan Türkiye için çok büyük bir öneme sahiptir. Türkiye- Azerbaycan yakınlaşması kaçınılmazdır ve zaruridir. Ancak Rusya-İran-Ermenistan üçlüsü Türkiye –Azerbaycan yakınlaşmasından rahatsız olmaktadırlar.
TÜRKİYE TARİHİ ( XI. – XIV. YÜZYIL )
1. ANADOLU'YA İLK TÜRK AKINLARI
Çok eski çağlardan bu yana çeşitli Türk boyları zaman zaman Anadolu’ya akınlar yapmışlardı. Bunlardan ilki Hunlar tarafından Kavimler Göçü sırasında olmuştur. İkincisi Sabir Türklerinin VI. Yüzyılda Anadolu'yu istilası sırasında olmuştur. Türklerin Anadolu'ya üçüncü gelişleri ise Abbasilerin hizmetindeki Türkler tarafından olmuştur.
Ancak Anadolu’ya ciddi manada ve yerleşmek amacı ile yapılan Türk akınları Büyük Selçuklu Devleti döneminde başlamıştır. 1015 yılında Çağrı Bey zamanında başlayan Anadolu ‘ya Türk akınları şiddetlenerek artmıştır. Tuğrul Bey döneminde Anadolu ‘nun fethi ile görevlendirilen “ Kutalmış “ ve “ İbrahim Yinal “ zamanında Bizans ile ilk savaş yapılmış ve bu savaş Türk ordusu tarafından kazanılmıştır. ( Pasinler Savaşı-1048 – İlk Bizans –Türk Savaşı)
Sultan Alparslan döneminde de Türk akınları daha da şiddetlenerek artmıştır. Sultan Alparslan döneminde Türk tarihi açısından büyük önem taşıyan Malazgirt Meydan Savaşı yapılmıştır. 1071 yılında Bizans Devleti ile yapılan Malazgirt Savaşı'nın kazanılması ile Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır. Sultan Alparslan Malazgirt Savaşını kazandıktan sonra Anadolu‘nun fethi için bir grup Türk komutanı görevlendirmişti. Anadolu’nun fethi ile görevlendirilen bu komutanlar kısa sürede Anadolu’nun büyük bir bölümünü ele geçirdiler. Türk komutanlar ele geçirdikleri yerlerde kendi adlarını taşıyan beylikler kurmuşlardır. Ancak bu beylikler tamamen bağımsız hareket edemiyorlardı. Büyük Selçuklulara bağlı idiler.
2. ANADOLU’DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BEYLİKLERİ )
A. DANİŞMENTLİLER
Kurucusu : Danişment Gazi
Kurulduğu Yer : Merkezi Sivas olmak üzere, Amasya, Tokat, Kayseri, Malatya bölgesinde kurulmuştur.
Önemi : Anadolu’da kurulan ilk beylikler arasında en güçlüsü idi. Bizans ve Haçlılar ile mücadele etmişlerdir.
Yıkılışı : Anadolu Seçluklu devleti tarafından yıkılmıştır. (II. Kılıç Arslan zamanında)
B. SALTUKLULAR
Kurucusu : Ebul Kasım. Ancak en ünlü sultanları İzzettin Saltuk ‘tur. Beyliğe adını vermiştir.
Kurulduğu Yer : Erzurum
Önemi : Anadolu’da kurulan İlk Türk Beyliğidir.( 1072 )
Yıkılışı : Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılmıştır.
C. MENGÜCEKLER
Kurucusu : Mengücek Gazi
Kurulduğu Yer : Erzincan, Kemah, Divriği. Beylik daha sonra Erzincan ve Divriği kolu olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Yıkılışı : Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılmıştır.
D. ARTUKLULAR
Artuk Bey’in oğulları tarafından Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kurulmuştur. Üç ayrı kola ayrılmıştır. Bunlar :
1. Hasankeyf ( Hısn-ı keyfa ) Artukluları : Eyyubiler tarafından yıkılmıştır.
2. Harput Artukluları : Elazığ’da kurulmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılmıştır.
3. Mardin Artukluları : Mardin de kurulan Artukluların bu kolu en uzun süre yaşayan koldur. Karakoyunlar tarafından yıkılmıştır. Mardin Artuklular nın uzun yaşamasında Mardin Kalesinin savunmaya elverişli olmasının büyük bir etkisi vardır.
E. SÖKMENLİLER ( AHLATŞAHLAR )
Kurucusu : Sökmen Bey
Kurulduğu yer : Ahlat
Yıkılışı : Eyyubiler tarafından yıkılmıştır.
F. DİLMAÇOĞULLARI
Kurucusu : Dilmaç Oğlu Mehmet Bey
Kurulduğu Yer : Bitlis
Yıkılışı : Akkoyunlar tarafından yıkılmıştır.
G. İNALOĞULLARI
Kurucusu : İnal Bey
Kurulduğu Yer : Diyarbakır
Yıkılışı : Eyyubiler tarafından yıkılmıştır.
H. ÇUBUKOĞULLARI
Kurucusu : Çubuk Bey
Kurulduğu Yer : Harput ( Elazığ )
Yıkılışı : Artuklular tarafından yıkılmıştır.
I. İNANÇOĞULLARI
Kurucusu : ......
Kurulduğu Yer : Denizli
Yıkılışı : Germiyanoğulları tarafından yıkılmıştır.
İ. ÇAKA BEY
İzmir ve çevresinde bir beylik kuran Çaka Bey bilinen ilk Türk denizcisidir. Kurduğu donanma ile Bizans’a saldırılar yapmış, Ege adalarının bir kısmını ele geçirmiştir. Çaka Bey Balkanlardaki Peçenek ve Kuman Türkleri ve Anadolu Selçuklu devleti ile anlaşarak Bizans’a karşı ortak bir saldırı planı yapmış ancak ,Bizans Devleti Çaka Bey’in bu planını farkederek , Çaka Bey ile Anadolu Selçuklu Devleti Sultan’ı I. Kılıçaslan’ın arasını açarak onu öldürtmüştür.
İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN ANADOLUNUN TÜRKLEŞMESİNDEKİ ROLLERİ
* Anadolu'nun fethedilmesinde büyük rol oynamışlardır.
* Anadolu'nun Türkleşmesini ve İslamlaşmasını hızlandırmışlardır.
* Bulundukları bölgeleri Bizans, Haçlı, Gürcü, Ermeni ve Rum saldırılarına karşı korumuşlardır.
* Anadolu'daki küçük yerleşim yerlerini zamanla büyük şehir haline getirmişlerdir.
* Anadolu'daki yer adlarını Türkleştirmeye başlamışlardır.
* Anadolu'da birçok kültür ve sanat eseri bırakmışlardır.
TÜRKİYE ( ANADOLU ) SELÇUKLU DEVLETİ (1077-1308)
Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurucusu “Kutalmış Oğlu Süleyman Şah”tır. Süleyman Şah diğer Türk komutanlar gibi Anadolu‘nun fethi ile görevlendirilmişti. Kısa sürede Bizans’ın zayıf durumundan yararlanarak Anadolu’nun büyük bir kısmını ele geçirdi. İstanbul yakınlarına kadar ilerledi. İznik'i başkent yaptı. Süleyman Şah Halep şehrini almak isteyince Suriye Selçuklu devleti ile yapılan savaşta Süleyman Şah öldü. Anadolu Selçuklu Devleti bir süre hükümdarsız kaldı.
I. KILIÇARSLAN (1097 - 1107)
* Melikşah’ın yanında kalan Kılıçarslan, Melikşah ölünce İznik’e gelerek Anadolu Selçuklu Devleti’ni yeniden kurdu.
* I. Kılıçarslan Bizans’ın kışkırtmaları sonucu Çaka Beyliğini kaldırmıştır.
* I. Kılıçarslan döneminde haçlı seferleri de başladı. Haçlı Seferleri nedeniyle başkent Konya’ya taşınmıştır.
I. MESUD (1116 - 1155)
* I. Mesut döneminde Danişmentlilerin Anadolu’daki üstünlüğüne son verilmiş Sivas ve Malatya alınmıştır.
* II. Haçlı Seferi’ne de başarıyla karşı koyan I. Mesud döneminde batı kaynakları Anadolu için ilk defa Türkiye adını kullanmıştır.
II. KILIÇARSLAN (1155 - 1192)
* I. Mesut daha sonra başa II. Kılıçarslan geçti. II. Kılıçarslan döneminde haçlı seferlerinden yararlanmak isteyen Bizans Devleti, Türkleri haçlılarla uğraşırken sıkıştırıp Anadolu‘yu yeniden ele geçirmeyi planladı. Bu amaçla toplanan Bizans ordusu ile Türk ordusu arasında Eğridir gölü yakınlarında yapılan "Miryakefelon" savaşını Türk ordusu kazandı. Bu savaşın kazanılması ile Türkler Anadolu’ya kesin olarak yerleştiler.
NOT 1: Malazgirt savaşı ile Anadolu’nun kapısını açan Türkler ; Miryakefelon savaşı ile Anadolu’nun tapusunu aldılar.
NOT 2: II. Kılıçarslan ölmeden önce ülkeyi 11 oğlu arasında paylaştırmıştır. Tahtı I. Gıyaseddin Keyhüsrev ele geçirmiştir.
I. GIYASEDDİN KEYHUSREV (1205 - 1211)
* II. Kılıçarslan’dan sonra başa I.Gıyaseddin KEYHUSREV geçti. Bir süre sonra tahtı kardeşine kaptırmış ve kendisi Bizans'a sığınmıştır. Kardeşinin ölümünden sonra I.Gıyaseddin KEYHUSREV tahta tekrar geçmiştir. I.Gıyaseddin KEYHUSREV ile Anadolu Selçuklu devleti yükselme dönemine girmiş oldu.
* Bu dönemde özellikle denizcilik alanında önemli gelişmeler olmuş, Samsun, Antalya gibi liman şehirleri ele geçirilmiştir
* I. Gıyaseddin‘den sonra başa I. İzzeddin KEYKAVUS daha sonra da I. Alaeddin KEYKUBAT geçti.
I. ALEADDİN KEYKUBAT (1220-1237)
* I. Alaeddin KEYKUBAT döneminde Türkiye Selçuklu Devleti her alanda en güçlü dönemini yaşadı.
* Alanya alınarak burada bir tersane yaptırıldı. Artukoğulları ve Mengücekliler Beylikleri egemenlik altına alındı.
* Suğdak Seferi : Sinopta hazırlanan bir donanma ile ilk defa deniz aşırı bir yere sefer düzenlenmiş ve Kırım Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlanmıştır
* Yassı Çemen Savaşı : Orta Asya’da Moğol tehlikesi karşısında Doğu Anadolu’ya sığınan Harzemşahlar bu bölgede hakimiyet kurmak isteyince Anadolu Selçuklu Devleti ile arası açıldı. İki Türk devleti 1230 yılında karşı karşıya geldi. Yapılan savaşı Anadolu Selçuklu Devleti kazandı. Harzemşahlar yıkıldı. Moğol tehlikesinin önü açıldı
II. GIYASEDDİN KEYHÜSREV (1237 -1246)
I. Aleaddin Keykubat oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından zehirletilerek öldürülünce Anadolu Selçuklu Devleti’nin yükselme dönemi sona ermiş oldu. II. Gıyaseddin Keyhüsrev ile birlikte gerileme dönemi başlamaya başladı. Doğudan gelen Moğol tehlikesine karşı önlem almayan II. Gıyaseddin Keyhüsrev Moğolları cesaretlendirdi.
NOT : Moğolların Anadolu’yu işgal etmelerinde o dönemde çıkan Baba İshak isyanı da etkili olmuştur.
Kösedağ Savaşı : Moğollar doğudan Anadolu’yu istila etmeye başlayınca II. Gıyaseddin Keyhüsrev Sivas yakınlarında Moğollarla savaşmaya karar verdi. Yapılan savaşı Moğollar kazandı. (1243 ) Kösedağ savaşını kaybeden Anadolu Selçuklu Devleti Moğolların egemenliği altına girdi.
Moğollar Anadolu’yu kendilerine bağlı bir eyalet haline getirdiler. İstedikleri kişiyi sultan yaptılar. Moğol baskısından bunalan Anadolu Türk Beyleri, Memluk Sultanı Baybars’ı yardıma çağırdı. Baybars Anadolu’ya girerek Moğolları yenilgiye uğratsa da kesin sonuç alamadı. Anadolu’da Moğol baskısı giderek arttı. II. Mesut’un 1308 yılında ölümü ile birlikte Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmış oldu.
NOT : Moğollar, her ne kadar Anadolu’yu işgal etseler de Anadolu'da hiçbir zaman tam anlamı ile bir otorite kuramadılar.
ANADOLU SELÇUKLULARI SONRASI KURULAN BEYLİKLER
Anadolu’daki ilk Türk Devleti’nin yıkılması ile meydana gelen otorite boşluğu sonucunda Anadolu’nun değişik yerlerinde çeşitli Türk beylikleri kurulmuştur. Beyliklerin isimleri ve kuruluş yerleri şunlardır:
1. Osmanlı Beyliği - Söğüt, Domaniç - 1299
8. Karesioğulları - Çanakkale, Balıkesir
2. Karaman Beyliği - Konya, Karaman
9. Ramazanoğulları - Adana ve çevresi
3. Germiyan Beyliği - Kütahya ve çevresi
10.Dulkadiroğulları - Kahramanmaraş, Elbistan, Malatya
4. Candarlı Beyliği - Kastamonu, Sinop
11.Eretna Beyliği - Sivas, Kayseri
5. Aydınoğulları - Aydın, İzmir
12.Eşrefoğulları - Beyşehir
6. Saruhanoğulları - Manisa ve çevresi
13.Tacettinoğulları - Tokat, Niksar
7. Menteşeoğulları - Muğla ve çevresi
OSMANOĞULLARI (1299 - 1918)
* Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyu tarafından kurulmuştur.
* Yassı Çemen Savaşında Selçukluları destekleyen Osmanlılar I. Aleaddin Keykubat tarafından Ankara'nın batısındaki
Karacadağ'a yerleştirildiler. Ertuğrul Gazi döneminde Söğüt ve Domaniç dolaylarında göçettiler.
* Osman Gazi zamanında 1299'da bağımsız bir beylik haline geldiler.
KARAMANOĞULLARI (1256 - 1487)
* Türkiye Selçukluları'nın merkezi Konya'yı ele geçirmişler ve kendilerini Türkiye Selçukluları'nın varisi görmüşlerdir.
* Osmanlı Devleti'ni en çok uğraştıran beyliktir. Yıldırım Bayezid döneminde Osmanlıya katılmışlar Ankara Savaşından sonra
tekrar bağımsız olmuşlardır. II. Bayezid tarafından kesin olarak yıkılmıştır. Türkçe'yi resmi dil ilan eden ilk beyliktir.
GERMİYANOĞULLARI (1299 - 1429)
* Kütahya merkez olarak kurulmuştur.
* Yıldırm Bayezıd döneminde Osmanlıya katılmışlar Ankara Savaşından sonra tekrar kurulmuştur. II Murad döneminde kesin olarak yıkıldı
KARESİOĞULLARI (1304 - 1345)
* Balıkesir merkez olmak üzere Çanakkale ve Bergama'da kurulmuştur
* Denizcilikte ileri giden ve güçlü bir donanma oluşturan bu beyliğe Orhan Bey son vermiştir.
* Karesioğulları'nın donanmasının Osmanlı Devlet'nin eline geçmesi Osmanlıların Rumeli'ye geçişlerini kolaylaştırmıştır.
* Karesioğulları'nın komutanları Osmanlı ordusunda görev almış ve Osmanlı tecrübeli komutanlara sahip olmuştur.
* Osmanlı Devleti'ne ilk katılan beylik olan Karesioğulları Ankara Savaşı'ndan sonra tekrar kurulmamıştır.
HAMİTOĞULLARI (1300 - 1423)
* Uluborlu merkez olmak üzere Isparta, Eğridir, Borlu ve Antalya çevresinde kurulmuştur. Yıldırım Bayezid döneminde
Osmanlı'ya katılmışlar. Ankara Savaşından sonra tekrar kurulmuşlar ve II. Murad döneminde Osmanlı'ya katılmışlardır.
AYDINOĞULLARI (1308 - 1246)
* Birgi merkez olmak üzere Aydın, Tire Efes ve İzmir topraklarında kurulmuşlardır. En parlak dönemlerini Umur Bey
döneminde yaşayan Aydınoğulları denizcilikte ileri gitmişlerdir. Yıldırım Bayezid'in son verdiği beylik Ankara Savaşından
sonra tekrar kurulmuştur.
* II. Murad bu beyliğe kesin olrak son vermiştir.
MENTEŞEOĞULLARI (1261 - 1424)
*Milas merkez olmak üzere Muğla, Fethiye ve Söke'de kurulmuşlardır. Denizcilik faaliyetlerinde bulunmuşlardır.
*Yıldırım Bayezid'in yıktığı beylik Ankara Savaşından sonra tekrar kurulmuştur. II. Murad bu beyliğe kesin olarak son vermiştir
SARUHANOĞULLARI (1313 - 1413)
* Manisa'da kurulmuştur. Denizcilik faaliyetlerinde bulunmuşlardır.
* Yıldırım Bayezid'in son verdiği beylik Ankara Savaşından sonra tekrar kurulmuştur. Çelebi Mehmet bu beyliğe kesin olrak son vermiştir.
CANDAROĞULLARI (1292 - 1461)
* Kastomonu ve Sinop'ta kurulmuştur. Denizcilikle uğraşan bu beylik Venedik ve Cenevizlilerle mücadele etmiştir.
* Fatih Sultan Mehmed bu beyliğe kesin olarak son vermişitir.
EŞREFOĞULLARI (1284 - 1326)
* Beyşehir merkez olarak Ilgın, Bolvadin, Akşehir ve Seydişehir'de kurulmuştur. Moğollar bu beyliğe son vermiştir.
TACEDDİNOĞULLARI (1384 - 1428)
* Niksar merkez olmak üzere Samsun, Bafra, Terme ve Ordu'da kurulmuştur. II. Murad döneminde Osmanlı'ya katılmıştır.
ERETNA DEVLETİ (1335 - 1381)
* Sivas, Kayseri, Amasya ve Tokat'ta kurulmuştur. Bu devlette vezir olan Kadı Burhaneddin Ahmed bu devlete son vermiştir.
DULKADİROĞULLARI (1337 - 1515)
* Elbistan merkez olmak üzere Maraş, Malatya ve Harput'ta kurulmuştur. Yavuz Sultan Selim döneminde Turnadağ Savaşı
ile Osmanlı Devleti'ne katılmıştır. Bu beyliğin Osmanlı'ya katılmasıyla Osmanlılar Anadolu Türk birliği sağlamıştır.
RAMAZANOĞULLARI (1353 - 1608)
* Adana ve çevresinde kurulan bu beylik Yavuz döneminde Osmanlı'ya bağlanmış I. Ahmet döneminde kesin olarak yıkılmıştır.
BEYLİKLERİN ANADOLU'NUN TÜRKLEŞMESİNE KATKILARI
* Uç bölgelerine gelen Türkmenleri yerleştirerek buralarda Türk nüfusunun yoğunlaşmasını sağladılar.
* Moğol baskısından uzak olan beylikler Bizans topraklarına saldırmışlar ve bu bölgeleri Türkleştirmişlerdir.
* Fethedilen topraklarda Türk kültürünün yerleşmesine katkıda bulunmuşlardır.
* Takip ettikleri iskan politikasıyla göçebe Türkmen boylarını yerleşik hayata geçirmişlerdir.
KÜLTÜR VE MEDENİYET
1. DEVLET YÖNETİMİ
* Türkler Müslüman olduktan sonra da devlet yönetimi ile ilgili geleneklerine devam ettiler. Devlet hanedan ailesinin ortak malı sayılıyordu. Ülkenin hükümdar ailesinin ortak malı sayıldığı düşüncesi bütün Türk Devletlerinde kabul görmüş ortak bir düşünce idi. Bu anlayış taht kavgalarına ve Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmalarına neden olmuştur.
* Eski Türk geleneğinden gelen hükümdarlara devleti yönetme yetkisinin Tanrı tarafından verilmesi anlayışı (Kut Anlayışı) İslamiyetin kabulüyle Tanrı adına halifeden onay alma uygulamasıyla birleşti.
* Hükümdarlık kan yoluyla ve saltanat sistemiyle babadan oğula geçmiştir.
* Türk-İslam hükümdarlarının hakimiyet sembolleri vardır. Bunlar: hutbe okuma, para bastırma, tuğra, unvan, arma, çetr, sancak, otağ, nevbet, mühür ve tuğ gibi alametlerdir.
* Devlet işleri Büyük Divan denilen yerde görüşülüp karara bağlanırdı. Divanın alt kademeleri vardı. Her alt kademede ayrı bir iş görülürdü. Alt kademedeki divanlar şunlardır:
Niyabet-i Saltanat Divanı : Güvenilir devlet adamlarından ve komutanlardan oluşurdu. Hükümdar olmadığı zaman
ona ait işleri yürütürdü.
Divan-ı İstifa :Devletin mali işlerini yürütürdü
Divan-ı Arz : Ordu ve savunma işlerine bakardı
Divan-ı İnşa (Tuğra) : Devletin iç ve dış yazışmalarını yapardı.
Divan-ı İşraf : Mali işleri denetleme yapan divandı.
Pervanecilik : Arazi defterlerindeki dirliklerle ilgili Büyük Divan'da alınmış olan kararları düzenlerdi.
* Ülkeler kolay yönetim için eyaletlere ayrılmıştı. Üç ayrı idari yapı vardı.
Merkeze bağlı (Divan Dairesi) vilayetler : Subaşıların yönettiği vilayetlerdir.
Meliklerin yönettiği vilayetler : Selçuklu ailesinden olan meliklerin yönettiği vilayetlerdir.
Uç Vilayetler : Sınır boylarındaki vilayetlerdir
* Selçuklu hükümdarları Sultan'dan başka En Büyük Sultan, Muzaffer Sultan unvanlarını da kullanmıştır
2. ORDU
* Anadolu Selçuklularında ordu Büyük Selçukluların ordu sistemine benzemekteydi. Ordusu şu bölümlerden oluşmaktaydı:
Hassa Askerleri : Küçük yaşta esir edilen veya para ile satın alınan kişilerden oluşurdu. Doğrudan hükümdara bağlıydı.
İkta Askerleri : Tımarlı sipahiler olarak da bilinirler. Tamamen Türkler'den olup ordunun asıl gücünü oluştururdu.
Türkmen Kuvvetleri : Uç bölgelerdeki türkmen kuvvetlerden oluşurdu.
Bağlı Devlet ve Beyliklerin Askerleri : Anadolu Selçuklulara bağlı devlet ve beyliklerden savaşa zamanı alınan askerlerdi
Ücretli Askerler : ihtiyaç duyulduğunda çevre devletlerden alınan ücretli askerlerdi.
Donanma : Türkiye Selçuklularında donanmaya önem verilmiş Sinop, Alanya, Antalya ve Samsun'da tersaneler kurulmuştur.
3. TOPRAK YÖNETİMİ
a. Has Toprakları : Vergi gelirleri Sultan’a ait topraklardır.
b. İkta Toprakları : Gelirleri, hizmet ve maaş karşılığı olarak kumandanlara, askerlere ve devlet adamlarına bırakılan topraklarıdır. (İkta sahibi olan devlet adamı veya komutan belirli sayıda devlete asker yetiştirmek zorundaydı.)
c. Mülk Toprakları : Üstün hizmeti görülen devlet adamlarına verilirdi. Sahibi toprağı istediği gibi kullanma hakkına sahiptir.
e. Vakıf Toprakları : Okul, hastane gibi sosyal kurumlara ihtiyaçlarını karşılamak için verilen topraklardır.
4. ADALET İŞLERİ
Türk-İslam Devletlerinde hukuk, Şeri ve Örfi olmak üzere ikiye ayrılırdı.
Şeri hukuk : Din ile ilgili davalara (ölüm, miras, boşanma…) bakardı. Şeri hukuk ile ilgili davalara “kadı” bakardı.
Örfi hukuk : Düzeni bozanların ve kanunlara uymayanların davalarına bakardı. Davalara bakan yüksek bir mahkeme vardı.
Not : Ordu içindeki anlaşmazlıklara “kadı asker” (kazasker) bakardı.
5. SOSYAL YAPI
Halkın çoğu Türkler'den oluşmakla birlikte Rum, Ermeni ve Süryaniler de azınlık olarak bulunmaktaydı. Halkın bir kısmı
şehirlerde yaşıyor ve bunları; devlet memurları, bilim adamları, tüccar, zanaatkar ve sanatkarlar olşturuyordu. Halkın diğer
bir kısmı da köylerde yaşıyordu.
Ahilik Teşkilatı : Şehirlerde oturan esnafın aralarında birleşerek dayanışmayı güçlendirmek üzere kurulmuş bir teşkilatdır.
6. EKONOMİK HAYAT
Tarım ve Hayvancılık
Köylüler ve göçebelerin temel geçim kaynağı tarım ve hayvancıktı. Şegirlerde meyvecilik ve bağcılık yapılmaktaydı.
Gerektiğinde devlet halka çift hayvan ve tohum dağıtmaktaydı.
Sanayi
Ev eşyaları, dokumacılık ve ve dericilik önemli bir yere sahipti
Ticaret
Anadolu'nun coğrafi konumu ve kıtalar arası geçiş noktası olması bunun yanında devletin takip ettiği politikalar ticaretin
gelişmesini sağlamıştır
Anadolu'da ticaretin gelişmesinin nedenleri:
* Anadolu'nun doğu-batı, kuzey-güney ticaret yolları üzerinde olması ve kıtaları birbirine bağlaması
* Ticaret yolları üzerinde kervansarayların kurulması
* Ticari amaçlı fetihlerin yapılması (Suğdak, Sinop, Antalya ve Alanya'nın fethi)
* Zarar gören tüccarların zararının ödenmesi (Sigortacılığın gelişmesi)
* Düşük gümrük tarifesi uygulanması
* Yabancı tüccarların ticaretine izin verilmesi
7. DİL VE EDEBİYAT
* Türkiye Selçukluları resmi dil ve edebiyat dili olarak Farsça'yı, bilim dili olarak Arapça'yı kullanmışlardır. Anadolu'da Türkçe'
nin gelişmesinde ise Türkmen beyliklerinin ve Karamanoğlu Mehmet Bey'in Türkçe'yi resmi dil ilan etmesinin rolü büyüktür.
* Halk edebiyatında önemli eserler verilmiştir. Battal Gazi Destanı, Danişmentname, Bektaşi ve Nasreddin Hoca Fıkraları
ile Garibname örnek olarak verilebilir.
* Tasavvuf alanında Mevlana'nın Mesnevisi ve Yunus Emre'nin Divanı en güzel örneklerini oluşturur
ORTA ÇAĞ AVRUPA TARİHİ
KİLİSE VE PAPALIK
Hz İsa'dan sonra Hıristiyanlığı yaymaya başlayan Havariler Hıristiyanlığı Roma İmparatorluğu topraklarında yaymaya
başlamışlar. Bir süre sonra Roma imparatorluğunun "Milano Fermanı" ile Hıristiyanlığı serbest bırakmasıyla da Hıristiyanlık
geniş alanlara yayılmaya başlamıştır Kavimler Göçü'yle Avrupa'ya gelen kavimler de Hıristiyanlığı kabul edince Hırıistiyanlık
daha da yayılmıştır. Havarilerden sonra Hıristiyanlığın dini liderleri papalar olmuştur.
Ortaçağda Hıristiyanlık Katolik ve Ortodoks olmak üzere iki mezhebe ayrılmıştı. Ortodoksların dini liderine PATRİK denirdi.
Patrik İstanbul'da otururdu. Katoliklerin dini liderlerine PAPA denirdi ve Papa ROMA şehrinde otururdu. Papaların çok büyük
bir etkinliği vardı. Krallardan bile fazla itibar görürlerdi. Çünkü papanın Aforoz, Enterdi ve Endülüjans adı verilen yetkileri vardı.
AFOROZ : Bir kişinin Hıristiyanlık dininden çıkarılmasıdır.
ENTERDİ : Bir ülkenin Papa tarafından bütün bir halde cezalandırılması.
ENDÜLÜJANS : Hıristiyanların günahlarından kurtulmak için papa dan aldıkları günahtan kurtulma,af kağıtlarıdır. Bu kağıtlar Papa tarafından yüksek paralar karşılığı satılırdı.
Bu yetkilerinden dolayı papalar oldukça fazla güçlenmişler ve halkı sömürmeye başlamışlardır. Bu imtiyazlarını kaybetmek
istemeyen papaların etkisiyle "Skolastik Düşünce" sistemi doğdu. Bu düşünceye göre din ile ilgili esaslar değişmezdi ve
deney yasaklanmıştı.
FEODALİTE
Avrupa'da Kavimler Göçü'nden sonra başlayan karışıklıklar üzerine halk, güçlü kişilerin (derbeylerin) etrafında toplanmaya
başlamıştır. Böylece şato veya kale içerisinde yaşayan küçük derebeylikler ortaya çıkmıştır.
Feodalite'nin Genel Özellikleri
* Feodailite sisiteminde siyasi parçalanmışlık ve toplumsal eşitsizlik vardır.
* Senyörler (derebeyler) kendi topraklarında yaşayan halk üzerinde mutlak hakimdir.
* Ekonomi tarıma dayanmaktadır.
* Her Senyörün kendine bağlı askeri birliği vardı
SOSYAL YAPI
Feodailite rejimi Avrupa'da sosyal eşitliğin sağlanmasına engel olmuş ve halk çeşitli sınıflara ayrılmıştır.
* Asiller : Ayrıcalıklı yönetici sınıftı. İçersinde dükler, kontlar, baronlar, ve şövalyeler bulunmaktaydı.
* Din Adamları : Papaya bağlı kiliseleri yöneten rahiplerdir. Asillerden sonra en ayrıcalıklı sınıftı.
* Burjuvalar : Kasaba ve şehirlerde yaşayan ticaret ve sanatla uğraşan kişilerdir
* Köylüler : Serbest ve hiçbir hakkı olmayan köylü olmak üzere ikiye ayrılırlar. Topluman en alt tabakasıdır.
HAÇLI SEFERLERİ
Avrupalıların XI. Ve XII yüzyıllar arasında Müslümanlar ve Hıristiyanlık için kutsal kabul edilen topraklar üzerine yaptıkları
seferlerdir.
Haçlı Seferlerinin Genel Nedenleri
Dini Nedenler
Hıristiyanların Kudüs ve diğer kutsal toprakları almak istemesi
Katolik kilisesinin Ortodoks dünyasını egemenlik altına almak istemesi
Papanın etkinliğini ve nüfuzunu artırmak istemesi
Din adamların cennete gitmek için Kudüs'e gitmenin şart olduğunu söylemesi
Siyasi Nedenler
Türkleri Anadolu, Suriye ve Filistin'den çıkarmak
Bizansın Avrupalılardan yardım istemesi
Kralların eski güçlerine kavuşmak istemesi
Ekonomik Nedenler
Doğu ticaret yollarının Müslümanların elinde olması ve Avrupalıların bu yolları ele geçirmek istemesi
Fakir Avrupalıların İslam dünyasının zenginliklerine sahip olmak istemesi
I. Haçlı Seferi (1096-1099)
Haçlılar kalabalık bir ordu ile Anadolu üzerinden giderek Kudüs'e ulaşmayı hedeflemişlerdir. Anadolu Selçuklu hükümdarı
I. Kılıç Arslan Haçlılara büyük kayıplar verdirmiş bir kısmının Kudüs'e ulaşmasına engel olamamıştır. İznik ve Batı Anadolu
Bizansın eline geçmiş Anadolu Selçukluları başkenti Konya'ya taşımıştır. Antakya ve Urfa' kontluklar kurulmuştur.
II. Haçlı Seferi (1147-1149)
Musul Atabeyi İmadeddin Zengi'nin Urfa, Halep ve Şamı Haçlılardan geri alması üzerine Haçlılar Anadolu üzerinden sefere
çıktılar. Ancak Anadolu Selçukluları tarafından bozguna uğradılar.
III. Haçlı Seferi (1189-1192)
Selahaddin Eyyubi'nin Hıttin Savaşında Haçlıları yenmesi ve Kudüs'ü Haçlılardan geri alması üzerine Haçlılar Anadolu
üzerinden ve deniz yoluyla Kudüs'e ulaşmak istemişlerdir. Anadoludan giden Haçlılar Silifke'ye kadar gelmişler, deniz
yoluyla gelenler ise Kudüs'e ulaşmışlar ancak Selahaddin Eyyubi'yle anlaşma yaparak geriye dönmek zorunda kalmışlardır.
IV. Haçlı Seferi (1204)
Eyyubilerin Akdeniz çevresindeki bazı yerleri Haçlılardan alması üzerine Haçlılar sefere çıkmıştır. Ancak Bizans'ta taht
kavgalarının başlaması üzerine haçlılar İstanbul'a yönelmişlerdir. Haçlıların tahta geçirdikleri hükümdarın halk tarafından
öldürülmesi üzerine İstanbul Haçlılar tarafından işgal edilmiştir. Haçlılar daha sonra İstanbul'da bir Latin krallığı kurarak geri
dönmüşlerdir. Bizans hanedanından bazı kişiler kaçarak İznik Rum İmparatorluğu ve Trabzon Rum İmparatorluğu'nu kurmuştur.
NOT: Bu Haçlı seferinden başka dört haçlı seferi daha vardır. Bunlar deniz yoluyla Kuzey Afrika ve Ortadoğu üzerine olmuştur.
Haçlı Seferlerinin Genel Sonuçları
Dini Sonuçları
Avrupada kilise ve din adamların olan güven azlmıştır.
Kilise ve papanın halk üzerindeki otoritesi zayıflamıştır.
Katolikler ve Ordodoklar arasındaki rekabet artmıştır.
Siyasi Sonuçlar
Senyörlerin ölmesi ve topraklarını kaybetmesi sonucu feodailite sistemi zayıfladı.
Merkezi krallıklar güçlendi
Türklerin batı yönündeki ilerleyişi bir süre duraklamıştır.
Haçlı Seferleri İslam dünyasını daha sonra gerçekleşecek olan Moğol saldırılarına karşı güçsüz bırakmıştır.
Ortadoğuda feodal yapıda Latin krallıklar kurulmuş böylece feodalite sistemi buralarada yayılmıştır.
Türklerin İslam dünyasındaki siyasi gücü ve önemi artmıştır.
Avrupa ile doğu arasında kültürel etkileşim artmıştır.
Ekonomik Sonuçlar
Doğu - Batı ticareti Avrupalıların eline geçmiştir.
Akdeniz limanları önem kazanmıştır.
Ticaretle uğraşan Burjuva sınıfı zenginleşmiştir.
Avrupalılar dokumacılık, mobilyacılık, camcılık gibi sanatları öğrenmişlerdir.
Bilimsel ve teknik Sonuçlar
Pusula, barut, kağıt ve matbaa Avrupalılar tarafından öğrenilmiş ve Avrupa'da bilim ve teknik alanında ileleme sağlanmıştır
Avrupalılar İslam medeniyetini tanımışlar ve ondan faydalanmışlardır.